Yasal Mirasçılık Nedir?

Yasal Mirasçılık Nedir?

İzmir, 22.05.2020

 

Miras Hukukunda mal paylaşımı yapılabilmesi için mirasçıların belirlenmesi önem arz etmektedir. Tereke üzerinde yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar miras hakkına sahiptir.

Kanuni düzenlemeye göre yasal mirasçılar;

-        Miras bırakanın kan hısımları,

-        Miras bırakanın evlatlığı ve altsoyu,

-        Miras bırakanın sağ kalan eşi ve

-        Devlettir.

Yasal mirasçıların belirlenmesinde miras bırakanın bir iradesi bulunmamaktadır. Bu mirasçılar doğrudan kanun tarafından düzenlenmiştir. Bununla birlikte miras bırakanın kendi özgür iradesiyle mirasının bir kısmını veya tamamını bıraktığı kişiler de atanmış mirasçılardır.

Medeni Kanun sisteminde kan hısımlarının yasal mirasçı olmasının temelini zümre sistemi (derece sistemi) oluşturur. Medeni Kanun’a göre mirasta mal paylaşımında üç dereceli bir sistem vardır. Mirasta mal paylaşımı sırasında kanuni mirasçı sıfatıyla hak sahibi olabilmek için üç dereceden (zümreden) birinde yer almak gerekir. Kanuni mirasçıları belirlemek için oluşturulmuş derece sisteminin temel özellikleri şunlardır:

-        Bir önceki derecede (zümrede) mirasçı olması bir sonraki zümrenin mirasçı olmasını engeller.

-        Zümre içinde ön sıradaki mirasçı, bir alt sıradaki mirasçının mirasçılığını engeller.

-        Zümre başları ve kök başları hayatta ise altsoyları mirasçı olamaz.

Derece sistemi nedeniyle mal paylaşımına birinci dereceden başlanır. Birinci derece mirasçılar yoksa sırasıyla ikinci ve üçüncü derece mirasçılar arasında paylaşım yapılır. Miras bırakanın eşi her dereceyle birlikte belli oranlarda miras hakkına sahiptir.

Hemen belirtmek gerekir ki miras bırakan ile mirasçıların aynı zamanda ölmüş olması halinde hangisinin önce öldüğünün tespit edilemediği durumlarda birlikte ölüm karinesi gereği aynı anda öldükleri kabul edilir. Bu durumda bu kişiler birbirlerine mirasçı olamaz.

1.     Yasal Mirasçılar

1.1   Miras Bırakanın Kan Hısımları

a.     Birinci Derece (Zümre) Yasal Mirasçılar

Birinci derece mirasçılar, miras bırakanın altsoyudur. Altsoy, miras bırakanın çocukları ve onların altsoyları olarak devam eder. Miras paylaşımında çocuklar aralarında eşitlerdir. Çocuklardan miras bırakandan önce ölmüş olan varsa, onun yerini halefiyet ilkesi gereği ölen çocuğun altsoyu alır. Bu durumda çocuğun alt soyuna geçen miras payı, çocuğun payı ile aynıdır. Birden fazla torun varsa, paylar bunlar arasında eşit bölüşülür.

b.    İkinci Derece (Zümre) Mirasçılar

İkinci derece mirasçılar miras bırakanın anne ve babasıdır. İkinci derece mirasçıların mirastan pay alabilmeleri için, birinci derece mirasçıların olmaması gerekmektedir. Buna göre anne ve baba ancak miras bırakanın altsoyu yoksa mirasçı olabilirler. Eğer anne ve baba miras bırakandan önce ölmüşse, bu kez onların çocukları halef olur ve mirastan pay alırlar. Eğer anne veya baba tarafının herhangi birinde hiç mirasçı yok ise bütün miras diğer tarafa kalacaktır.

c.     Üçüncü Derece (Zümre) Mirasçılar

Eğer miras bırakanın altsoyu ve anne ile babası ve onların altsoyu bulunmuyorsa, üçüncü derece mirasçılar olarak büyük anne ve büyük baba mirasçı durumuna gelirler. Eğer büyük anne ve büyük baba miras bırakandan önce ölmüşse, yine halefiyet ilkesi gereği çocukları mirasçı olacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, halefiyetten sadece çocukların yararlanacağıdır. Kısacası diğer zümrelerden farklı olarak üçüncü zümrenin mirasçılığındaki halefiyet ilkesi sadece zümre başları olan büyük anne ve büyük babanın çocukları açısından mümkün olmaktadır. Bunların çocuklarının altsoyu halefiyet ilkesinden yararlanamamaktadır.

1.2   Miras Bırakanın Evlatlığının Mirasçılığı

Medeni Kanun’da kan hısımlığı esasına dayalı bir sistem olarak düzenlenen zümre mirasçılığı sisteminin tek istisnası evlatlık ve evlatlığın altsoyudur. Medeni kanuna göre evlatlık ve altsoyu, onu evlat edinen kişiye kan hısmı gibi mirasçı olurlar. Aynı zamanda evlatlığın gerçek ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Yani evlatlık ve altsoyu miras bırakanın kendi altsoyu ile aynı haklara sahip olur. Bir önemli husus da, evlat edinmenin evlatlığın mirasçısı olmayı sağlamamasıdır. Evlatlık ilişkisi mahkeme kararı ile kurulur. Dolayısıyla böyle bir karar yoksa, evlatlıktan ve mirasçılıktan söz edilemez.

Evlatlık ve altsoyu sadece evlat edinene mirasçı olurlar, yani evlat edinenin hısımlarına mirasçı olamazlar. Çünkü evlatlık ilişkisi yalnızca evlat edinen ve evlatlık arasında kurulan bir ilişkidir. Bununla birlikte evlatlığın mirasçılığı tek yönlü bir mirasçılıktır. Evlatlık ve onun altsoyu evlat edinene mirasçı olurken, evlat edinen ve hısımları evlatlığın mirasçısı olamazlar.

1.3   Miras Bırakanın Sağ Kalan Eşinin Mirasçılığı

Miras bırakanın sağ kalan eşinin miras payı mirasçı olduğu zümreye göre değişiklik göstermektedir. Sağ kalan eş, alt soy yani vefat edenin çocukları ile birlikte mirasçı olursa mirasın ¼’ü sağ kalan eşe ait olacak ve kalan 3/4 çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Sağ kalan eş miras bırakanın annesi ve babası ile birlikte mirasçı olursa mirasın yarısı sağ kalan eşin olacak ve kalan yarısı da miras bırakanın annesi ve babası arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Sağ kalan eş miras bırakanın büyükannesi ve büyükbabası ile birlikte mirasçı olursa mirasın ¾’ü sağ kalan eşe verilir ve kalan ¼’lük kısım da miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları arasında eşit olarak paylaştırılır.

1.4   Devletin Mirasçılığı

Devlet kanuni mirasçı olup son mirasçıdır. Buna göre miras bırakanın yasal mirasçısı ve atanmış mirasçısının bulunmaması halinde tüm miras devlete kalacaktır.

2.     Boşanma ve Evliliğin İptalinin Mirasçılığa Etkisi

Boşanan eşler birbirinin kanuni mirasçısı olamazlar. Miras bırakanın vasiyetname ile eşi lehine yapmış olduğu ölüme bağlı kazandırmalar sonradan boşanmanın gerçekleşmesi halinde hükümsüz olur. Ancak miras bırakan ölüme bağlı tasarrufu ile bunun aksini emredebilir. Boşanma davası devam ederken davacı eşin ölmesi halinde davaya mirasçılardan birinin devam ederek davalının kusurunu ispat etmesi halinde sağ kalan eş, ölen eşe mirasçı olamaz ve lehine yapılan ölüme bağlı tasarruflarla bir hak talep edemez. Aksi halde evlilik ölümle sonuçlanmış olur ve sağ kalan eşin mirasçılığı devam eder.

Bununla birlikte boşanma davası görülürken mahkemenin eşler hakkında ayrılık kararı vermesi halinde mirasçılık hakkı devam eder, zira ayrılık kararı evlilik ilişkisine son vermez.

Evliliğin iptali halinde karı kocanın artık eş sıfatı kalmadığından birbirlerine yasal mirasçı olma sıfatları da kalmamaktadır. Ancak evliliğin iptaline ilişkin dava açılmış olmasına rağmen hakim henüz iptal kararı vermeden eşlerden biri ölürse evlilik ölümle sona ermiş olur. Bu durumda sağ kalan eş ölenin yasal mirasçısı olma sıfatını korur. Buna rağmen mirasçılar açılmış olan butlan davasını sürdürebilir. Evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş yasal mirasçı olamadığı gibi daha önce miras bırakanın yapmış olduğu ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.

3.     Evlilik Dışı Çocukların Yasal Mirasçılığı

Anne bakımından evlilik içi çocuk ile evlilik dışı çocuk arasında miras hakkı açısından bir fark yoktur. Çünkü evlilik içi de olsa evlilik dışı da olsa anne ile çocuk arasındaki soy bağı doğumla kurulmaktadır. Bu nedenle de evlilik dışı çocuk, annesinden evlilik içi çocuk ile aynı miras hakkını alır.

Çocuk ile baba arasındaki soy bağının kurulabilmesi için, çocuk evlilik dışında doğmuş olsa bile, babanın çocuğu hukuken tanıması ya da soy bağının kurulmasına ilişkin bir hakim kararı olması gerekir. Soy bağının kurulması halinde, evlilik dışı çocuklar baba yönünden tıpkı evlilik içi hısımlar gibi miras payı alırlar, aksi halde mirasta mal paylaşımı sırasında hak sahibi olamazlar.

4.     Saklı Paylı Mirasçılar

Medeni Kanun’da saklı paylı mirasçılar ve bu mirasçıların saklı pay oranları da belirlenmiştir. Buna göre saklı paylı mirasçıların haklarının miras bırakan tarafından vasiyetname ya da başka ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir kişi veya kuruma bırakılamaması durumuna saklı pay denir.

Kanunumuza göre, saklı paylı mirasçılar birinci zümrede miras bırakanın altsoyu, yani birinci zümrenin tamamıdır. İkinci zümrede ölenin anne ve babası saklı pay sahibidirler. Buna karşılık, kardeşlerin, kardeş çocuklarının saklı payları yoktur. Üçüncü zümrede saklı paylı mirasçı yoktur. Kanunumuz bunların dışında sağ kalan eşe de saklı pay tanımıştır.

Kısacası saklı paylı mirasçılar altsoy, anne, baba ve sağ kalan eştir. Altsoyun saklı pay oranı yasal miras payının 1/2’sidir. Anne ve babanın saklı pay oranı yasal miras payının 1/4’üdür. Sağ kalan eş altsoy ile mirasçı olmuşsa yasal miras payının tamamı saklı payıdır. Sağ kalan eş anne ve baba ile mirasçı olmuşsa yasal miras payının tamamı saklı payıdır. Sağ kalan eş tek başına veya büyük anne ve büyük babalar ile mirasçı olmuşsa yasal miras payının 3/4’ü saklı payıdır.

SONUÇ

Medeni Kanun’un miras hukukuna ilişkin düzenlemelerinde her ne kadar büyük ölçüde miras bırakanın iradesi ön planda tutulmuşsa da miras bırakanın geride bıraktığı ailesinin hakları da gözetilmiştir. Bunun en önemli göstergesi saklı paylı mirasçılık kurumudur. Nitekim miras bırakan kendi iradesi ile her ne kadar gerek yasal mirasçıları arasından gerekse üçüncü bir kişi lehine ölüme bağlı bir tasarrufla miras bıraksa da bu bırakılan mirasın saklı paylı mirasçıların miras paylarına müdahale etmemesi gerekmektedir. Aksi takdirde saklı paylı mirasçılar ihlal edilen saklı payları için dava açabileceklerdir.

                         

Saygılarımızla,

Av. Ezgi Çağla Güngör