Tanıma ve Tenfiz Davaları ile Boşanma Davalarının Basit Usul ile Tanınması

Tanıma ve Tenfiz Davaları ile Boşanma Davalarının Basit Usul ile Tanınması

Tanıma ve Tenfiz Davaları ile Boşanma Davalarının Basit Usul ile Tanınması

İzmir, 19.05.2020

 

Her devlet kendi ülkesi üzerinde egemenliğe sahiptir. Bunun bir yansıması olarak da devletler yargılama faaliyetlerini bağımsızca yürütürler. Bu şekilde bağımsızca yürütülen yargı faaliyetleri neticesinde kurulan hükümlerin ise başka devletlerin egemenlik alanındaki ülkelerde icra edilebilmesi ve/veya kesin hüküm-kesin delil oluşturması için tanıma veya tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir.

Kısaca; tanıma ve tenfiz davası, yabancı ülke mahkemesinde alınmış bir kararın Türk makamları karşısında geçerli sayılması ve varsa kararın icra-i nitelikteki kısmının Türk makamları huzurunda da uygulanabilmesi için açılması gereken davadır. Tanıma ve tenfizden bahsedebilmek için, öncelikle yabancı mahkemenin, bir çekişme ile ilgili olarak karar vermiş olması gerekir. 

Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de tanınması ve tenfizi, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, tarafı olduğumuz uluslararası anlaşmalar ve 7 Şubat 2018 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan yönetmelik kapsamında yer alan düzenlemelere göre yapılmaktadır.

1.     Tanıma ve Tenfiz Kavramları

Tanıma; yabancı bir ülke mahkemesi tarafından, özel hukuk alanında verilmiş ve kesinleşmiş olan bir kararın diğer bir ülke egemenlik alanında kesin hüküm kuvvetinin kabul edilmesidir. Yerel mahkeme kararı tanır ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nce de kararın aynen uygulanmasına karar verir. Karar kısmen de tanınabilir.

Tenfiz; yabancı bir ülke mahkemesi tarafından verilmiş ve kesinleşmiş olan kararın, diğer bir ülke egemenlik alanında cebri icra kabiliyeti kazanmasıdır. Tanımanın ardından karara ilişkin olarak devlet, erkini kullanarak bir davranışta bulunur. Yani tanıma ile ortaya çıkan hükmü icra eder.

2.     Tanıma Kararı Verilmesinin Koşulları

-           Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş bir ilam olması,

-           Talep konusu karar (şekli anlamda) kesinleşmiş olması,

-           Tanınması istenen kararın özel hukuk alanına ilişkin bir karar olması,

-           Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararının kamu düzenine açıkça aykırı

            olmaması,

-           Kararın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş̧ olması

            ya da yabancı mahkeme kararının davalısının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu

            veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet

            mahkemesince verilmemiş olması,

-           Kararın davalının savunma haklarına uygun davranılarak verilmiş olması gerekmektedir.

Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisi bulunan konularda yabancı mahkeme kararları Türkiye’de tanınamaz ve tenfiz edilemez. Türk hukuku çerçevesinde, bazı yetki kuralları kamu düzenine ilişkindir ve Türk Mahkemeleri’nin münhasır yetkili olduğu kabul edilir. Bunlara örnek verecek olursak; taşınmazın aynına ilişkin davalar, İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde yöneltilen talepler, Türkiye’de fikri haklar ve endüstriyel tasarımların tescili,  tescilinin terkini ve iptaline ilişkin davalar sayılabilir.

Türk Kamu düzenine açıkça aykırı olan hükümler Türkiye’de tanınamaz ve tenfiz edilemez. Türk Hukuku’nun ve kamu düzeninin zarar görüp görmediğinin belirlenmesi hususunda Türk hakimlerinin takdir yetkisi bulunmaktadır.

Davalının savunma hakkı ile ilgili olarak da açıklama yapmamız uygun olacaktır. Yabancı bir mahkeme kararı verilmeden önce yargılama aşamasında, o yer kanunları uyarınca kendisine karşı tanıma veya tenfiz istenen kişinin; hükmü veren mahkemeye usulüne uygun şekilde çağrılmamış veya temsil edilmemiş olması ya da bu kanunlara aykırı şekilde gıyabında veya yokluğunda aleyhine hüküm kurulmuş olması halinde bu mahkeme hükümleri de tanınamaz ve tenfiz edilemez.

3.     Tenfiz Kararı Verilmesinin Koşulları

Yukarıda açıklamış olduğumuz, "Tanıma Kararı Verilmesi Koşulları" başlığı altında sayılan şartların mevcudiyetinin yanı sıra, MÖHUK yetkili ve görevli mahkemenin kararların tenfizine Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma ya da o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması halinde karar verileceğini düzenler.

Kısacası tanıma kararı verilebilmesi için gerekli olan şartlar tenfiz kararı verilmesi için de geçerli olup; ayrıca tenfiz kararı verilebilmesi için karşılıklılık da gereklidir. Bu kapsamda Türkiye ile bazı ülkeler arasında karşılıklılık esasına dayanan anlaşmalar imzalanmıştır. Ancak yabancı mahkeme kararlarının tenfizi için yabancı ülkeler ile imzalanan karşılıklılık anlaşmaları bir ön şart değildir. Fiili karşılıklılık da bu anlamda yeterli olmaktadır.

4.     Tanıma ve Tenfiz Kararı Verilmesi

Tanıma ve tenfiz istemlerini incelemekle yetkili ve görevli olan mahkemenin, kararın içeriğinin incelenmesi bakımından kullanabileceği bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından yalnızca şekli ve usuli incelemeler yapılmaktadır. Bu incelemeler de tanıma veya tenfiz kararı verilmesi için yasa ile aranan şartların sağlanıp sağlanmadığının tespit edilmesinden ibarettir. Bununla birlikte başvuruyu değerlendiren mahkeme, kararı veren mahkemenin uyguladığı hukukun, usulün doğruluğu ya da uygunluğu bakımından bir inceleme yapamaz.  Şartları sağlayan tüm yabancı mahkeme kararlarının usulüne uygun şekilde yapılan tanıma ve tenfiz başvuruları üzerinde takdir yetkisi bulunmayan hakimin tanıma/tenfiz kararını vermesi gerekmektedir.

5.     Tanıma ve Tenfiz Davalarında Usul

5.1   Yargılama Usulü

MÖHUK uyarınca tenfiz/tanıma talepli dava hukuki yararı, menfaati olan herkes tarafından açılabilir. Tanıma/tenfiz davaları, basit yargılama usulü ile görülür. Diğer bir anlatımla, basit yargılama usulünde taraflar, iddia ve savunmalarının dayandığı delilleri, hangi delilin hangi vakıayı açıkladığını da belirterek dava ve cevap dilekçeleri ile birlikte mahkemeye sunarlar, hâkim tüm delilleri öninceleme aşamasından evvel değerlendirerek, dosyayı hızlı bir şekilde karara bağlayabilir. Her ne kadar, tanıma ve tenfiz için aranan şartların varlığı zorunlu ise de dava şartı ya da ilk itiraz olarak değerlendirilmeyecektir. Fakat basit yargılama usulünün getirmiş olduğu hız ve sadelik sebebi ile başvuru birkaç celse içerisinde karara bağlanabilecektir.

Dava dilekçesinin eksiksiz hazırlanması bu davalar açısından büyük önem arz etmektedir. Zira dosyaya sunulması gereken ancak sunulmamış olan bir belge, bunun tamamlanmasının beklenmesine sebep olabileceği gibi, davanın reddine de neden olabilir. Örneğin, yabancı mahkeme kararını alan kişi, bu belge ile tanıma ve tenfiz davasını açamaz. Bu kararın yeminli bir tercüman tarafından Türkçe’ye çevrilmesi ve çevrilen metnin de Türk makamlarınca doğruluğunun onanması gereklidir. Aksi halde salt yabancı mahkeme kararı ile davanın kabulü mümkün olmayacağı gibi, yapılacak masraflar da zayi olacaktır.

Tanıma/Tenfiz davalarında uygulamada karşılaşılan bir diğer sorun ise tebligatlar ile ilgilidir. Bu davalarda tarafların tebligat adreslerinin genellikle yurt dışında bulunması nedeniyle, yapılması zorunlu tebligatların yapılması için uzun süreler beklenmektedir. Bu durum da dava sürecinin uzamasına neden olabilmektedir. Davanın en hızlı şekilde sonuçlanması için dava açmadan önce bu ayrıntıların belirginleştirilmesi önemlidir. Eğer tüm şartlar olumlu ise dava çok kısa sürede sonuçlanabilecektir. Aksi halde davanın sonuçlanması yıllar alabilir.  

5.2   Görevli Mahkeme

Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme MÖHUK madde 51 uyarınca Asliye Mahkemeleri'dir. Her ne kadar, HMK ile işbölümü kavramı yerini görev ayrılığına bırakmışsa da, kamu yararı bakımından yapılacak inceleme sebebi ile ihtisas mahkemelerinin kendi alanlarına giren konularda kamu yararı, münhasırlık ve benzeri incelemeleri daha pratik bir şekilde yapabilecek olması ve aynı zamanda tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkemeyi işaret eden kanun maddesi lafzında "Asliye Mahkemeleri" çatı teriminin kullanılmış olması sebebiyle iş, aile, ticaret, tüketici hukuku gibi alanlarda verilmiş yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi için İş Mahkemesi, Aile Mahkemesi, Ticaret Mahkemesi gibi ihtisasa sahip Asliye Mahkemeleri'nin görevli olduğu Yüksek Mahkeme kararları ile hüküm altına alınmıştır.

5.3   Yetkili Mahkeme

Tanıma ve tenfiz davalarına bakmakla yetkili olan mahkemeler, MÖHUK madde 51/2'de yer alan "Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir." maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Buna göre tanıma ve tenfiz davaları için yetkili mahkeme sırası ile;

a.         Kendisine karşı tenfiz istenenin Türkiye'deki yerleşim yeri

b.         Yerleşim yeri yoksa, sakin olduğu yer mahkemesi

c.         Yukarıdaki şartlar mevcut değil ise Ankara, İzmir ya da İstanbul mahkemeleridir.

Kanun koyucunun burada terditli bir düzenleme yaptığını görmekteyiz. Yani davacının seçimlik bir hakkı mevcut değildir. Yetkili mahkeme belirlenirken maddede yer alan durumların sırası ile incelenmesi gerekmektedir.

5.4   Tanıma ve Tenfiz Kararlarına Karşı Olağan Kanun Yolları

Tanıma ve tenfiz kararlarına karşı bölge adliye mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvurulabilir.  İstinaf aşamasından sonra ise parasal sınırlar açısından temyiz yolu açık ise temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf başvurusunun yapılmış olması, icranın geri bırakılması kararı alınmadıkça icrayı durdurmayacak olup, temyiz başvurusu aşamasında icra kendiliğinden durmaktadır.

6.     Boşanma Davalarının Tanınması Açısından Özel Düzenleme

“Yabancı Ülke Adlî Veya İdarî Makamlarınca Verilen Kararların Nüfus Kütüğüne Tescili Hakkında Yönetmelik”  Resmi Gazete’de 7 Şubat 2018 tarihinde yayımlanmıştır. Yürürlüğe giren bu yönetmelik ile yabancı bir mahkemenin veya idari makamın verdiği boşanma kararı, Türkiye’de mahkemelerde tanıma davası açılmasına gerek kalmaksızın, kişilerin aile kütüklerine tescil edilebilmektedir.

Burada önemle vurgulanması gereken konu; bu düzenlemenin sadece boşanma kararının tanınması için geçerli olduğudur. Boşanma kararı icrai bir hüküm olmadığından bu şekilde tanınarak kişilerin medeni halinin Türkiye’de de bekar olarak nüfus kayıtlarına işlenmesini kolaylaştırmaktadır. Ancak yabancı mahkeme ilamında boşanma kararının yanında; tazminat, nafaka, velayet gibi başka hukuki müesseselere dair hükümler kurulmuş ise bu hükümler açısından tenfiz davasının açılması gerekliliği devam etmektedir. Aksi halde icrai hükümler olan bu ve benzeri hükümlerin Türkiye’de icra edilebilirliği başka bir şekilde sağlanamayacaktır. 

Tanıma işleminin tescili için iki tarafın da başvuru yapması gerekmektedir. Bu başvuru taraflarca bizzat yapılabileceği gibi yasal temsilcileri ve vekilleri aracığı ile yapılabilmektedir. İki tarafın aynı anda, aynı yerde başvuru yapması şartı aranmamaktadır. Ancak tarafların ayrı ayrı yaptıkları iki başvurunun arasında en fazla 90 gün olmalıdır.

Başvuru esnasında tarafların;

-        Yabancı ülke adli veya idari makamlarınca verilen kararla ilgili Türk Mahkemelerinde halen devam eden bir dava veya tanımanın Türk Mahkemelerince evvelce reddedildiğine dair bir karar bulunmadığını yazılı olarak beyan etmeleri,

-           Dış temsilcilik tarafından düzenlenen yazılı başvuru formunu doldurmaları ve bu forma;

Aile kütüğüne tescili talep edilen usulüne göre onaylanmış kararın aslı ile noter veya dış temsilcilik tarafından onaylanmış veya ilgili ülkenin yetkili makamı tarafından Apostil şerhi tatbik edilerek onaylanmış Türkçe tercümesi,

Adli veya idari makam kararında kesinleşme şerhi yok ise kararın verildiği ülke kanunlarına göre kesinleştiğine dair onaylanmış belge veya yazının aslı ile noter veya dış temsilcilik tarafından onaylanmış veya ilgili ülkenin yetkili makamı tarafından Apostil şerhi tatbik edilerek onaylanmış Türkçe tercümesi,

Kimlik veya pasaport fotokopileri, taraflardan biri yabancı ise kimlik veya pasaportların noter tasdikli Türkçe tercümeleri,

Vekil aracılığı ile yapılacak müracaatlarda noter tarafından düzenlenen fotoğraflı özel vekâletnamenin aslı veya onaylanmış aslına uygun örneğini eklemeleri gerekmektedir.

Belgelerde eksiklik olması halinde, taraflara 90 gün ek süre verilmektedir.

SONUÇ

Yabancı Mahkeme ilamlarının Türkiye’de kesin hüküm, kesin delil niteliğini kazanması için belli şartlar getirilmesi ve bunun yargılama sürecine tabi tutulması kanaatimizce isabetlidir. Bu düzenlemeler, öncelikle devletin egemenliği açısından ve daha sonra da kamu düzeni açısından oldukça önemlidir. Böyle bir denetim olmaksızın tüm yabancı mahkeme ilamlarının icrai hükmünün mevcut olması halinde birçok karışıklık ve hak kaybının olması muhtemeldir. Özellikle yeni sayılabilecek bir düzenleme ile boşanma kararlarının tanınması açısından kolaylık getirilmiştir. Bu husus da kişilerin yeni medeni durumlarını ülkelerindeki nüfus kütüklerine kolaylıkla işletebilmeleri açısından oldukça önemli bir değişikliktir.

 

Saygılarımızla,

Av. Ezgi Çağla Güngör