Pandemi Sürecinde Ücretsiz İzin

Pandemi Sürecinde Ücretsiz İzin

İzmir, 26.10.2020

 

PANDEMİ SÜRECİNDE ÜCRETSİZ İZİN SORUNU

Küresel boyutta etkisini gösteren salgının iş hayatına etkisi bakımından yapılan düzenlemeler kapsamında 16.04.2020 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen geçici 10. madde ile fesih yasağı getirilmiştir. Bu süre en son 17.09.2020 tarihinde iki ay daha uzatılmıştır. Bu durumda yeniden bir düzenleme yapılmaz ise fesih yasağı 17.11.2020 tarihine kadar devam etmektedir.

Yasal düzenleme uyarınca,

“.. 25 inci maddenin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde ve diğer kanunların ilgili hükümlerinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler, belirli süreli iş veya hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi, işyerinin herhangi bir sebeple kapanması ve faaliyetinin sona ermesi, ilgili mevzuatına göre yapılan her türlü hizmet alımları ile yapım işlerinde işin sona ermesi halleri dışında..” işverenin iş sözleşmesini feshedemeyeceği öngörülmüştür.

Bununla birlikte işverene, işçiyi onayına gerek olmaksızın ücretsiz izne çıkarmanın da yolu açılmıştır: “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç aylık süreyi geçmemek üzere işveren işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne ayırabilir. Bu madde kapsamında ücretsiz izne ayrılmak, işçiye haklı nedene dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermez.”

Ücretsiz izin süresinde işçi iş görme edimini yerine getirmez, işveren ise işçiye ücret ödemez. Sosyal güvenlik primleri de bu dönemde işverence ödenmez.

Ücretsiz izinde geçen süre boyunca karşılıklı edimler yerine getirilmediği için iş sözleşmesi askı halindedir. Kural olarak askı halleri kıdem süresine eklenmez. Yargıtay yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir:

“İşçinin işyerinde çalıştığı sırada almış olduğu istirahat raporlarının kıdem süresinde değerlendirilmesi yerinde olur. İşçinin çalıştığı sırada bir defada ihbar önelini 6 hafta aşan istirahat raporu süresinin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamayacağı, kararlılık kazanmış Yargıtay uygulamasıdır.

İşçinin iş sözleşmesinin askıda olduğu süreler de, kıdem süresinden sayılmamalıdır. Örneğin ücretsiz izinde geçen süreler kıdem tazminatına esas süre bakımından dikkate alınmaz.(Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2016/28518 E. , 2020/650 K. sayılı kararı)

“İşçinin iş sözleşmesinin askıda olduğu süreler de, kıdem süresinden sayılmamalıdır. Örneğin ücretsiz izinde geçen süreler kıdem tazminatına esas süre bakımından dikkate alınmaz.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2016/18182 E. , 2020/6283 K. sayılı kararı)

Yargıtay’ın bugüne kadarki içtihatları ücretsiz iznin kıdem yönünden süreye dahil olmadığı yönünde olsa da karşı karşıya kaldığımız yeni durumda hakkaniyet ölçüsünde yeni yorumlamalara da gidilmesi mümkündür. Zorlayıcı nedenle uzun süreli ücretsiz izine başvurma durumu hem işçi hem işveren için kıdem hesabında birtakım sorunlara yol açabilir.

Bu durumda çeşitli olasılıklar mevcuttur;

  • Ücretsiz iznin kıdem süresine dahil edilmemesinin sebebi karşılıklı muvafakate dayanılarak gidilen bir yol olması idi. Ancak şu anki durumda işçinin rızasınan tam olarak bahsedilemeyeceği açıktır. İş hukukuna hakim olan işçi lehine yorum ilkesi gereği pandemi süresinde işverence başvurulan ücretsiz izin süresi kıdem hesabına dahil edilebilir.
  • 4857 sayılı İş Kanunu’nun 55/1d maddesinde yer alan yıllık izne ilişkin düzenleme kıyas yoluyla uzun süreli ücretsiz izin süreleri için uygulanabilir:

“Aşağıdaki süreler yıllık ücretli izin hakkının hesabında çalışılmış gibi sayılır:

[…]

d) Çalışmakta olduğu işyerinde zorlayıcı sebepler yüzünden işin aralıksız bir haftadan çok

tatil edilmesi sonucu olarak işçinin çalışmadan geçirdiği zamanın onbeş günü (işçinin yeniden işe başlaması şartıyla).”

  • Yargıtay önceki kararlarındaki istikrarı devam ettirerek askı hallerinden olan ücretsiz izin süresini kıdeme dahil etmeyebilir.

Doktirinde tartışmalara sebep olan bu konu önümüzdeki dönem Yargıtay içtihatları ile bir seyir kazanacaktır. Hem işçi lehine yorum ilkesini hem işveren açısından da hakkaniyet gözetilerek bir sonuca varılması yerinde olacaktır.

 

Saygılarımızla,

Fora Hukuk