Nafaka Türleri ve Nafaka Davası

Nafaka Türleri ve Nafaka Davası

İzmir, 18.05.2020

 

1.     Nafaka Nedir?

Nafaka, kelime anlamı olarak hayatı idame ettirebilmek için gerekli olan şeylerin bütününü temsil eder. Hukuki anlamda nafaka ise; eşlerin, çocukların (altsoyun) anne ve babanın (üstsoyun) veya kardeşlerin muhtaç duruma düşmeleri halinde, ihtiyaçlarının yine eş, üstsoy ve altsoy aracılıyla karşılanması için yasalar karşısında kurallarla korunan yardım yükümlülüğüdür.

Bu anlamda nafaka, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın geçimini sağlamak için diğer taraftan mali gücü oranında ve süresiz olarak isteyebileceği ödemelerdir. Yoksulluğa düşecek olan eşe nafaka bağlanırken karşı tarafın kusurlu olması gerekmez. Ancak lehine nafakaya hükmedilecek kişinin kusurunun daha ağır olmaması gereklidir.

Türk Medeni Kanunu boşanma sonrası hem kadına hem de erkeğe eşit haklar tanımıştır. Nafaka talebi de bu haklardan biridir.

-      Ağır kusur söz konusu olduğu durumlarda nafakadan söz edilmez.

-      Toptan ödenebileceği gibi aydan aya da ödenebilir.

-      Ödemenin miktarı eşlerin maddi durumlarına göre belirlenir.

Yazımızda öncelikle nafaka çeşitlerini tanımlayacak, daha sonra nafaka talep etme ve nafakaya hükmedilmesini ve nafakanın ödenmemesi durumundaki yaptırımları  inceleyeceğiz.

2.    Nafaka Çeşitleri

2.1   Tedbir Nafakası

Tedbir nafakası, boşanma davası öncesinde, boşanma sürecinde ve sonrasında boşanan tarafların mağdur duruma düşmesine engellemek amacıyla talep edilebilecek niteliklere sahip bir nafaka çeşididir.

Tedbir nafakası, boşanma davası öncesinde talep edilebilir ve şartları istenilen şekilde karşılanıyorsa, yine boşanma davası öncesinde ödemeye başlatılabilir. Tedbir nafakası dava öncesinde geçici olarak verilebilir, sonrasında mahkeme tarafından verilecek kararın niteliğine göre hâkim tarafından iptaline hükmedilebilir.

Tedbir nafakası talebi için gerekli koşullar sağlanıyorsa, nafaka yükümlüsü eşin  işsiz olması nafakaya hükmedilmesine engel değildir. Tedbir nafakası açısından kadın - erkek ayrımı yoktur. Koşullar sağlanıyorsa erkek olan eş lehine de tedbir nafakasına hükmedilebilir. Tedbir nafakasına hükmedilirken kusur durumu araştırılmaz. Bu sebeple kusurlu eş lehine dahi tedbir nafakasına hükmedilebilir.

Hükmedilecek tedbir nafakasında hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Ancak hakim bu takdir yetkisini kullanırken belirli kıstasları değerlendirmek durumundadır. Tarafların iş hayatı, aldıkları ücret, sahip oldukları malvarlıkları, çocukların yaşı ve eğitim durumları, ortak konutun kirada olup olmaması, ortak konutu boşanma davası süresince kimin kullanacağı, yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım gibi ihtiyaçları ve nafaka borçlusunun mali gücü oranında hakim belli miktarda nafakaya hükmeder.

Boşanma davasından önce talep edilecek tedbir nafakası ile ilgili incelemelerimizi “Boşanma Davası Açmadan Tedbir Nafakası İstenebilir mi?” başlıklı yazımızda aktarmıştık.

Medeni Kanun’un 169. maddesi “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.” Hükmünü içermektedir. Yani boşanma davasının açılması ile hakimin re’sen değerlendirmesi gereken bir takım hususlar vardır. Bunlardan biri de eşlerin geçimini nasıl sürdüreceği sorunsalıdır. Eşlerden birinin boşanma ya da ayrılık davası açmasıyla taraflar ayrı yaşama hakkı elde ederler.  Bu sebeple, boşanma davası açıldıktan sonra eş veya ergin olmayan çocukların geçinmesini sağlamak üzere tedbir nafakasına hükmedilebilir.

Boşanma davası açıldıktan sonra TMK 169. maddesi uyarınca, hakim bütün önlemleri kendiliğinden almakla yükümlü olduğundan, herhangi bir talep olmadan da tedbir nafakasına hükmedebilir. Ancak bir talep varsa talep ile bağlılık ilkesi gereğince talepten fazlasına hükmedemez. Dava sürecinde de gerekli şartlar sağlanıyorsa hakim tarafından tedbir nafakasına hükmedilebilir. Bununla birlikte dava sürecinde şartların değişmesi durumunda hakim re’sen ya da talep üzerine nafaka miktarını arttırabilir ya da azaltabilir.

Boşanma ile birlikte talep edilen tedbir nafakası, boşanmanın fer’i niteliğinde olduğundan herhangi bir harca tabi değildir. Mahkemece bu şekilde kabul edilen tedbir nafakası yargılama esnasında aksi bir karar verilmedikçe boşanma davası kesinleşene kadar devam eder. Boşanma davası kesinleştikten sonra tedbir nafakası ya tamamen kalkar ya da yoksulluk ya da iştirak nafakası şeklinde devam eder.

Ödenmeyen tedbir nafakaları, icra müdürlükleri aracılığı ile tahsil edilir. Ancak tedbir nafakası geçici tedbir olup, ilam hükmünde olmadığından ödenmemesi İcra İflas Kanunu m. 344’te nafakaya ilişkin mahkeme kararlarını yerine getirmeme halinde, nafaka borçlusu aleyhine hükmedilen disiplin hapsi cezası söz konusu değildir. Kısacası bu durumda yapılabilecek tek şey icra takibi başlatmaktır.

2.2   İştirak Nafakası

Gerek iç hukukumuz gerekse evrensel hukukta çocuk hakları en üstün haklar arasında yer almaktadır. Boşanma davaları sürecinde ve sonucunda çocuklar açısından sosyal, psikolojik ve ekonomik bir takım sorunlar meydana gelmektedir. Çocuğun bu olumsuz durumdan en az etkilenmesi için çocuk ile gerekli iletişimin sağlanmasının yanında, çocuğun eğitim ve sağlık giderlerinin de sağlanması amacıyla iştirak nafakasına hükmedilmektedir.

İştirak nafakasını, fiili olarak çocuğa bakan eş, çocuğa atanan kayyım ya da vasi ve ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahip çocuk talep edebilir. İştirak nafakası, velayeti kendisine verilmeyen eş aleyhine, ergin olmayan çocuk lehine herhangi bir talep olmaksızın da hakim tarafından hükmedilen nafaka türüdür. İştirak nafakasına “çocuk bakım nafakası” da denilmektedir. İştirak nafakasına hükmedilirken eşlerin kusur durumuna bakılmaz. Velayetin kendisine verilmediği eş; çocuğun bakım, eğitim ve sağlık giderlerine ekonomik gücü oranında katılmak zorundadır.

İştirak nafakasına hükmedilirken çocuğun üstün yararı, çocuğun yaşı ve özel durumu sebebi ile bakımı için gerekli olan meblağ ve aleyhine nafakaya hükmedilecek eşin ekonomik durumu göz önünde bulundurulur. Hakim, iştirak nafakasına hükmederken eşlerin ileriki yıllarda ekonomik ve sosyal durumlarını göz önünde bulundurarak ne kadar ödeneceğine hükmedebilir. Hakimin gelecek yıllarda ödenecek nafaka miktarını belirlememiş olması ya da şartların değişmiş olması durumunda nafaka alacaklısı ya da nafaka borçlusu nafaka uyarlama davası açabilir.

Bu nafaka türündeki amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, sağlık barınma, eğitim vs. giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır. İştirak nafakasına; çocuk reşit olana kadar veya çocuğun eğitim hayatı reşit olduktan sonra da devam ediyorsa eğitim hayatı tamamlanana kadar hükmedilebilir. İştirak nafakası; nafaka borçlusunun ölmesi, çocuğun evlenmesi ya da mahkeme kararı ile ergin kılınması ile son bulur.

Mahkeme tarafından daha önce tedbir nafakası adı altında ödenmesine karar verilen nafakanın boşanma ya da ayrılık kararının kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası şeklinde ödenmesine karar verilir.

2.3   Yoksulluk Nafakası

Boşanma yüzünden yeterli ve düzenli geliri olmadığı için yoksulluğa düşecek taraf (eş), diğer taraftan (eşten) daha fazla kusurlu olmamak kaydı ile yoksulluk nafakası talep edebilir.

Yoksulluk nafakası talep edebilmenin ilk şartı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşmüş olmaktır. Yargıtay, yoksulluk kavramını her somut olaya göre farklı değerlendirmiştir. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş içtihatlarında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul olarak kabul edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, somut olayın özelliğine göre nafaka alacaklısının dul ve yetim, yaşlılık maaşı alması, asgari ücret ile çalışması gibi durumlarında yoksulluğun ortadan kalkmayacağını kabul etmektedir. Özetle, tarafların sosyal ve mali durumları kişinin yoksulluğa düşüp düşmeyeceğini belirlemektedir.

Tarafların eşit kusurlu olması ya da nafaka borçlusunun hiç kusurunun olmaması durumunda bile hakim yoksulluk nafakasına hükmeder. Yoksulluk nafakasına hakim re’sen karar veremez. Nafaka alacaklısının mutlaka talep etmesi gerekir. Yoksulluk nafakası, nihai karar verilene kadar talep edilebilir.

Yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilir. Ancak, nafaka alacaklısının evlenmesi, taraflardan birinin ölümü durumunda kendiliğinden; yoksulluğun ortadan kalkması, nafaka alacaklısının evlenme olmadan fiilen evliymiş gibi başka birisi ile birlikte yaşama ve haysiyetsiz hayat sürme durumunda mahkeme kararı ile kaldırılabilir.

Yoksulluk nafakası boşanma davasında talep edilebildiği gibi evliliğin boşanma ile sona erdiren mahkeme kararının kesinleşmesinden sonraki bir yıl içinde de dava açmak suretiyle talep edilebilir. Bağımsız bir dava şeklinde açılan bu dava nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Ancak anlaşmalı boşanmalarda; yoksulluk nafakasına protokolde yer verilmelidir. Aksi halde yoksulluk nafakası ayrı bir dava ile de talep edilememektedir.

Medeni Kanunun 176/3. Maddesi uyarınca hakim, tarafların istekleri halinde irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın ileriki yıllarda ne miktar arttırılacağını da kararında belirtebilir. Yargıtay içtihatlarında uyarlama davalarında hükmedilecek yeni nafaka miktarının tarafların gelir ve giderlerinde olağanüstü bir değişiklik olmamış olması durumunda TUİK tarafından tespit edilen ÜFE artış oranını geçmemesi gerektiği belirtilmiştir. Yoksulluk nafakası alabilmek için evliliğin bir gün ya da bir saat bile sürmüş olması yeterlidir.

Boşanma davasında lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilen eş için yoksulluk nafakasına da hükmedilebilir. Yargıtay her iki kurumun hukuki nitelemesinin farklı olduğunu, hükmedilen tazminat miktarına bakılmaksızın şartları varsa yoksulluk nafakasına da hükmedilmesi gerektiğini kabul etmektedir.

2.4   Yardım Nafakası

Medeni Kanun’a göre, herkes yardımcı olmadığı takdirde yoksulluğa düşecek olan hısım akrabasına nafaka vermekle yükümlüdür. Kişinin üstsoyu, altsoyu ve kardeşleri yardım nafakası alabilecek kimselerdir. 18 yaşını doldurmuş ve üniversite eğitimi devam eden çocuklar da yardım nafakası talebinde bulunabilir. Yardım nafakasına hükmedilebilmesi için tarafların talepte bulunmaları gerekmektedir. Görülmektedir ki yardım nafakası, diğer nafaka çeşitlerinden farklı olarak boşanma kurumundan bağımsızdır.

Kişi kamuya yararlı bir kurumda bakım altında tutuluyor ise nafaka kurum tarafından istenebilir. Yardım nafakası talep edilirken mirasçılıktaki sıra göz önünde tutulmaktadır. Yani yardım nafakasında öncelik altsoydadır. Bu nafakaya karar verilebilmesi için nafaka yükümlüsünün mali gücünün uygun olması gerekmektedir. Yardım nafakası talebinde bulunacak kimseler davayı kendilerinin ya da nafaka yükümlüsünün yerleşim yeri aile mahkemesinde açmalıdır.

Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Ancak yardım nafakasına hükmedilebilmesi için, nafaka ödeyecek tarafın refah içinde olması gerekir.  

3.     Nafaka Alacaklarında Zamanaşımı

Mahkeme ilamları ile ilam hükmündeki diğer kararlar için öngörülen zamanaşımı süresi son işlem tarihinden itibaren 10 yıldır. Zamanaşımı süresinin dolmasıyla, bu ilam dayanak alınarak işlem yapılamaz. Ancak nafakaya ilişkin ilamlar bu kuralın istisnasıdır.

Nafaka alacağına dair verilen bir mahkeme kararı üzerinden 10 yıl geçse dahi, geçerlidir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir husus vardır. Üzerinden on yıl geçmekle geçerliliğini koruyan hüküm nafaka alacağının varlığına ilişkindir. Biriken nafaka alacakları açısından ödenmeyen ve üzerinden on yıl geçen nafakalar zamanaşımına uğrayacaktır.

Kısacası, nafaka ile ilgili hüküm kurulmasından sonra 11 yıl geçtiği varsayımında ödenmeyen alacaklar için icra takibi başlatılacaksa son bir yıla ait nafaka alacakları yönünden icra takibi yapılacaktır. Burada zamanaşımına uğramayan şey nafaka hükmünün kendisidir.

4.     Nafakanın Artırılması veya Kaldırılması

Nafakaya hükmedilirken hakim tarafından bir artış oranı belirlenmişse bu hükme göre nafaka miktarı da artırılarak ödenir. Böyle bir oran belirlenmemişse veya belirlense bile şartlarda değişiklikler olmuşsa taraflar; nafakanın artırılmasını, azaltılmasını veya kaldırılmasını talep edebilir.

5.     Nafakanın Ödenmemesi Hali

İştirak Nafakasının ödenmemesi durumunda İcra Müdürlükleri aracılığı ile icra takibi başlatılarak alacak tahsil edilebilir. Nafaka alacakları İcra İflas Kanununa göre düzenlenecek sıra cetvelinde 1. sıra alacaklar arasında sayılmıştır. Dolayısıyla nafaka borçlusunun menkul ya da gayrimenkul mallarının icra yolu ile satılması durumunda satış parasından nafaka alacağı öncelikle ödenir.

Genel alacaklarda borçlunun muvafakat etmemesi durumunda ancak maaşın 1/4’ine haciz konulabilmektedir. Oysa nafaka alacaklarında aylık nafaka miktarının tamamı için borçlunun muvafakati aranmadan maaşa haciz konulabilir. Nafaka alacağının tahsili için nafaka borçlusunun maaşına haciz konulması durumunda aylık nafaka miktarının tamamı maaştan kesilir. Nafaka borçlusunun maaşında önceden haciz olsa bile aylık nafaka miktarı önceki hacizlerden bağımsız olarak maaştan kesilir. Ayrıca nafaka alacağı için genel alacaklardan farklı olarak emekli maaşına haciz konulabilir.

Bununla birlikte İcra İflas Kanunu 344. Maddesi uyarınca nafakaya ilişkin mahkeme kararlarını yerine getirmeyen nafaka borçlusunun, şikayet üzerine 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılacağı düzenlemiştir. Tazyik hapsinin uygulanmaya başlanmasından sonra, nafaka borçlusu borcunu öderse tahliye edilir.

Ayrıca nafakayı ödeyemeyen borçlu nafakanın kaldırılması veya azaltılması davası açmış ise; tazyik hapsinin uygulanması açılan bu davanın sonuçlanmasına kadar bekletilebilir.

SONUÇ

Boşanma davası, mahiyeti itibariyle birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Bunlardan birisi de nafaka kurumudur. Taraflar boşansalar da çocuklar üzerindeki bakım yükümlülükleri devam etmekte ve boşandıkları eşlerine karşı da bazı maddi yükümlülükler altında olabilmektedirler. Bununla birlikte her birey ihtiyaç duyulması halinde ve kendisi açısından da şartlar uygunda altsoyuna, üstsoyuna ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere yardım etmek durumundadır.

Nafaka konusunda yapılan detaylı düzenlemeler ile bu sorunların önüne geçilmeye çalışılmış ve bazı ayrıcalıklar sağlanarak nafaka alacaklarının tahsil edilmesi de kolaylaştırılmıştır.

 

Saygılarımızla,

Av. Ezgi Çağla Güngör