Meşru Müdafaa ve Iztırar Hali

Meşru Müdafaa ve Iztırar Hali

İzmir, 21.05.2020

 

Meşru müdafaa Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre, gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. Bununla birlikte  meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.

Zorunluluk hali, bir diğer deyişle ıztırar hali ise; Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” hükmü ile düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere, meşru müdafaadan bahsedebilmek için failin kendisine veya başkasına yönelmiş bir saldırının; ıztırar halinde ise failin kendisine veya başkasına yönelmiş bir tehlikenin mevcut olması gerekmektedir.

1.       Meşru Müdafaanın Şartları

Meşru müdafaadan bahsedebilmek için birtakım şartların mevcut olması gerekmektedir. Eğer bu şartlar somut olayda mevcut ise faile ceza verilmez. Meşru müdafaaya ilişkin şartlar saldırıya ilişkin şartlar ve savunmaya ilişkin şartlar olarak iki başlık altında incelenebilir.

1.1  Meşru Müdafaada Saldırıya İlişkin Şartlar:

Saldırıya dair şartlar, tamamen karşı taraftan kaynaklanan ve saldırının ağırlığını bu çerçevede yapılacak savunmanın sınırlarını çizen şartlardır.

1.1.1  Meşru Savunma Hali İçin Bir Saldırı Bulunmalıdır.

Meşru savunmanın ilk koşulu bir saldırı bulunmasıdır. Saldırı kavramı geniş anlamıyla değerlendirilmelidir. Başladığı takdirde savunma yapma imkanını ortadan kaldıracak veya savunma yapmayı güçleştirecek bir saldırı başlamış bir saldırı olarak değerlendirilmektedir. Yine, bittiği halde tekrarlanmasından endişe duyulan bir saldırı da henüz sona ermemiş bir saldırı olarak kabul edilmektedir. Bu ihtimallerin tamamında saldırı vardır ve meşru savunma hakkının kullanılabilmesi için ilk koşul gerçekleşmiştir.

1.1.2 Meşru Müdafaa İçin Haksız Bir Saldırı Bulunmalıdır.

Faile veya başkasına yönelen saldırı, haksız nitelikte bir saldırı olmalıdır. Saldırının meşru bir gerekçesi varsa, failin meşru müdafaa hükümlerinden yararlanması mümkün değildir.

1.1.3  Saldırı Meşru Müdafaa İle Korunabilecek Bir Hakka Yönelmelidir.

Meşru müdafaanın saldırının meşru müdafaa ile korunabilecek bir hakka yönelik olması gerekir. Failin, meşru savunma ile korunması mümkün olmayan bir hakkı koruması halinde meşru savunma hükümlerinden yararlanması mümkün değildir. Meşru savunma, failin kendisi veya başkasının hakları açısından geçerli olduğundan korunmak istenen hakkın faile veya bir başkasına ait olmasının hiçbir önemi yoktur.

1.1.4 Meşru Müdafaada Saldırı ile Savunma Eşzamanlı Olmalıdır.

Meşru müdafaa, faile yapılan saldırıyla aynı zamanda yapılmalıdır. Saldırı başlamadığı veya başlama ihtimalinin düşük olduğu hallerde veya saldırının bittiği hallerde meşru savunma hakkı kullanılamaz.

1.2     Meşru Müdafaada Savunmaya Dair Şartlar

Meşru müdafaa, hem saldırı açısından hem de müdafaa açısından her fiil için ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken bir kurumdur. Savunmaya ilişkin koşullar, saldırıya ilişkin şartlarla aynı anda vücut bulmalıdır.

1.2.1 Meşru Müdafaa İçin Savunma Zorunlu Olmalıdır.

Meşru müdafaadan söz edebilmek için savunmanın zorunlu olması, saldırıdan başka şekilde kurtulmanın mümkün olmaması gerekmektedir. Zira saldırıdan başka bir şekilde kurtulmak mümkünse, fail meşru müdafaa hükümlerinden yararlanamaz. Kısacası failin içinde bulunduğu durum ve şartlarda, savunma yapmak saldırıdan kurtulmak için gerekli olmalıdır.

1.2.2 Meşru Savunma Saldırana Karşı Yapılmalıdır

Fail, saldırıyı yapan kişiye karşı meşru savunmada bulunabilir. Saldırıyla ilgisi olmayan üçüncü kişilere karşı yapılan eylem, meşru savunma olarak kabul edilemez.

1.2.3 Meşru Müdafaada Saldırı ile Savunma Orantılı Olmalıdır

Meşru savunmada uygulamada en çok sorun yaratan konularından biri savunma ile saldırı arasında orantılılık ilkesine uyulup uyulmadığı hususudur. Saldırı ile savunma orantılı olmadığı takdirde meşru müdafaa hükümleri uygulanmaz. Savunmada aşırıya kaçılması halinde fail ya haksız tahrik hükümlerinden ya da meşru savunmada sınırın aşılması hükümlerinden yararlanabilir.  

2.       Meşru Savunmada Sınırın Aşılması

Savunma meşru müdafaa şartları bulunduğu sırada başladığı halde, orantılılık ilkesinin ihlali nedeniyle fiilin meşru savunma olarak kabul edilmediği hallerde “meşru savunmada sınırın aşılması” söz konusu olur. Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise fail cezalandırılmaz. Meşru savunmada sınırın aşılması halinde ceza verilmemesi için gereken şartlar şunlardır:

-           Meşru savunma ile korunabilecek bir hakkın bulunması,

-           Meşru savunma yapabilmek için zorunlu olan saldırıya ilişkin şartların tümünün mevcut olması,

-           Meşru savunmaya ilişkin koşullardan “ölçülülük ya da orantılılık” koşulunun, savunma lehine ihlal edilmesi suretiyle sınırın aşılması,

-           Meşru müdafaa sınırının aşılmasının mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmesi gerekmektedir.

Kişi; saldırıya uğraması nedeniyle bir korku, telaş ve endişenin içine düşmekte ve bu sebeple davranışlarını yönlendirme yeteneğinde bir azalma meydana gelmektedir. Fail, korku ve telaşla değil de bir kin ve intikam duygusuyla saldırıya cevap verirse meşru savunmada sınırın aşılmasından değil haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasından bahsedilebilir. Bu sebeple somut olayda failin psikolojisinin ve saikinin iyi tahlil edilmesi gerekmektedir.

Türk Ceza Kanunu’nun 27/1. Maddesi “Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.” Hükmünü içermektedir. Bu madde hükmünden yararlanılması için sınırın aşılması halinin kasten yapılmaması gereklidir. Gerekli dikkat ve özen gösterilseydi hukuka uygunluk sebebinin sınırlarının aşılmayacağı durumda; sınırın aşılmasının taksirle olduğu söylenebilecektir.

Sınırın kasten aşıldığından yola çıkılarak TCK m.27/1 hükmü uygulama alanı bulamayacaktır. Bu sebeple meşru müdafaa ve meşru müdafaada sınırın aşılması ile haksız tahrik her ne kadar farklı hukuki kurumlar olsa ve şartları farklı olsa da bu durumda haksız tahrik hükümlerine gidilecektir. Zira haksız tahrik, failin bir haksızlık sonucu yaşadığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi atında hareket ederek bir suç işlemesidir. Haksız tahrik hükümlerinin uygulanması neticesinde faile verilecek cezada indirim yapılmaktadır.

3.       Meşru Müdafaa ve Haksız Tahrikte Cezalandırma

Meşru müdafaa hukuka uygunluk sebebi olarak düzenlenmiştir. Bu sebeple yukarıda ifade ettiğimiz gibi failin eylemi meşru müdafaa şartları içinde gerçekleşmişse, fail cezalandırılamaz. Ancak failin eylemi meşru savunma sınırlarını aşmakla birlikte haksız bir tahrikin neden olduğu hiddet ve elemin etkisi altında vuku bulmuşsa, bu durumda haksız tahrik hükümleri gereği failin cezasından ceza indirimi yapılır.

Haksız tahrik, işlenen fiili meşru müdafaa gibi hukuka uygun hale getirmez, sadece ceza indirimi hakkı sağlar. Meşru müdafaada sınırın aşılmasının heyecan, korku ve endişeden kaynaklandığı durumlarda ise bu hukuki kurumdan yararlanıldığı için ayrıca haksız tahrik hükümlerine başvurmayacaktır.

4.       Ceza Hukukunda Zorunluluk Hali

Zorunluluk halinde failin kendisine veya başkasına yöneltilmiş “ağır ve muhakkak bir tehlike” söz konusudur. Fail, tehlikeden kurtulma veya başkasını kurtarma zorunluluğu altında hareket etmektedir. Zorunluluk halinin mevcut olduğu durumlarda da faile ceza verilmez.

Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre meşru müdafaada olduğu gibi zorunluluk halinin mevcut olması için de tehlikeye ve savunmaya ilişkin belirli şartların bulunması gerekmektedir.

Zorunluluk hali kapsamında tehlikeye ilişkin şartlar:

-        Devam eden ağır ve muhakkak bir tehlike olmalıdır.

-        Tehlike bir hakka yönelik olmalıdır.

-        Tehlikeye bilerek neden olunmamalıdır.

Zorunluk hali kapsamında korunmaya ilişkin şartlar:

-        Tehlikeden başka türlü kurtulma imkanı bulunmamalıdır.

-        Tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmalıdır.

-        Failin tehlikeye karşı koyma görevi bulunmamalıdır.

Türk Ceza Kanunu’nda zorunluluk hali bir hukuka uygunluk sebebi şeklinde değil, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep olarak düzenlenmiştir. Yani, zorunluluk hali kapsamında işlenen fiil kasten işlendiğinden suç meydana gelir, ancak fail kusurlu kabul edilmediği için kendisine ceza verilmez. Bu sebeple ıztırar halinin mevcut olduğu durumda fail hakkında beraat kararı değil; ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmektedir.

SONUÇ

Meşru müdafaa, kişinin kendisine veya bir başkasına karşı yapılan saldırıya karşı orantılı olarak yapılan, belli şartların gerçekleşmesi ile bu kapsamda değerlendirilen bir hukuka uygunluk sebebi olarak düzenlenmiş olup eylem meşru müdafaa sınırları içinde gerçekleşmiş ise faile ceza verilmez.

Meşru savunmada sınırın aşılması; kişinin yaşadığı saldırı sonucunda yaşamış olduğu korku, telaş ve endişeden kaynaklanmış ise faile yine ceza verilmez.

Ancak meşru müdafaada sınırın aşılması bu kapsamda da değerlendirilemiyorsa bu takdirde haksız tahrik hükümlerinden yararlanılır. Nitekim; haksız tahrik failin bir haksızlık sonucu yaşadığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi atında hareket ederek bir suç işlemesidir. Haksız tahrik hükümlerinin uygulanması durumunda da faile verilecek cezada indirim yapılır. Bununla birlikte kişinin kendisi veya başkası için mevcut bir tehlikeye karşı kendisini veya başkasını korumaya yönelik yaptığı davranışlarda ıztırar hali mevcut olmaktadır. Iztırar hali, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep olup şartları oluştuğu takdirde faile ceza verilmez.

 

 Saygılarımızla,

 Av. Ezgi Çağla Güngör