Koronavirüs Pandemisinin İş Kazası veya Meslek Hastalığı Sayılmayacağı Hakkında Genelge

Koronavirüs Pandemisinin İş Kazası veya Meslek Hastalığı Sayılmayacağı Hakkında Genelge

Koronavirüs Pandemisinin İş Kazası veya Meslek Hastalığı Sayılmayacağı Hakkında Genelge

İzmir, 23.05.2020

 

Koronavirüse yakalanan çok sayıda çalışan için salgının iş kazası veya meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağı, dolayısıyla işverenler tarafından bu durumun Sosyal Güvenlik Kurumu’na (“SGK”) iş kazası olarak bildirilip bildirilmeyeceği konusunda belirsizlikler bulunmaktaydı. Bu belirsizlik, SGK tarafından 07.05.2020 tarihinde yayınlanan Koronavirüs konulu 2020/12 sayılı Genelge (“Genelge”) ile açıklığa kavuşturuldu.

Genelge ile, Covid 19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu, sigortalıların Koronavirüs hastalığına yakalanmasının, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında, iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmeyeceği, sigortalılara “Hastalık” kapsamında provizyon alınması gerektiği ifade edilmiştir.

Yani, Koronavirüse yakalanan çalışanların, koronavirüse yakalanması halinde, bu durumları “hastalık” kapsamında değerlendirilecektir.

Genelge metni;

“Bilindiği üzere; Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip Koronavirüs (COVID-19), çok hızlı bir küresel yayılım göstererek neredeyse tüm Dünya ülkelerini etkilemiş ve Dünya Sağlık Örgütünce pandemik (salgın) bir hastalık olarak ilan edilmiştir. Ülkemiz de söz konusu salgından olumsuz yönde etkilenmiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 15 inci maddesinde;

"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar, hastalık halidir." hükmü yer almaktadır.

Buna göre; COVID-19 virüsünün bulaşıcı bir hastalık olduğu dikkate alındığında, söz konusu salgına maruz kalan ve sağlık hizmet sunucularına müracaat eden sigortalılara hastalık kapsamında provizyon alınması gerekmektedir.” şeklindedir.

Bu durumda, işverenlerin koronavirüse yakalanan çalışanları için işyerinde veya işyeri dışında koronavirüse yakalanıp yakalanmadığına bakılmaksızın, iş kazası bildiriminde bulunmasına gerek kalmamıştır.

Ancak Genelge, getirdiği düzenleme ile tartışmalara yol açmıştır. Zira bir olayın iş kazası olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği idari aşamada müfettiş raporları ile ya da yargı aşamasında mahkeme kararı ile mümkündür. 

Hukukumuzda iş kazası kavramı pek çok farklı Kanun’da düzenlenmiştir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’unda iş kazası “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmıştır.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda ise iş kazası “sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, hizmet akdiyle çalışırken emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmıştır.

Meslek hastalığı da “sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri” olarak tanımlanmaktadır.

Koronavirüs vakalarına emsal teşkil edebilecek, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2018/5018 Esas, 2019/2931 Karar sayılı ve 15.4.2019 tarihli kararında domuz gribi virüsüne yakalanan bir çalışanın, iş kazası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine hükmedilmiştir:

“Somut olayda, tır şoförü olan davacı murisinin 26.11.2009 tarihinde davalı işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği, 11.12.2009 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı, Adli Tıp Kurumu raporunda, H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiği, murisin 13.12.2009 tarihli hastaneye başvurusunda belirttiği şikâyetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu takdirde hastalığın bulaşmasının bu tarihten 1-4 gün öncesinde gerçekleşmiş olacağının bildirildiği, buna göre davacı murisinin, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır…’’

Genelge ile Kanun hükmü değiştirilemez. Aksini kabul normlar hiyerarşisine aykırıdır. Emsal Yargıtay kararı da dikkate alındığında, pandemi sonrası olası ihtilaflarda mahkemeler tarafından yapılacak inceleme neticesinde koronavirüse yakalanan çalışanların durumunun iş kazası kapsamında değerlendirilmesi kanaatimizce halen mümkündür.

“Covid 19 Salgınının İş Kazası ve Meslek Hastalığı Yönünden Değerlendirilmesi” başlıklı yazımızda detaylı olarak ele aldığımız üzere, her somut olayın kendi içinde değerlendirilerek sorumluluk hukuku açısından, işverenin zararın meydana gelmesinde objektif kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılarak, bunun neticesinde yargıya varılmasının uygun olacağı görüşündeyiz.

İş kazası kapsamında değerlendirilsin ya da değerlendirilmesin işverenlerin objektif özen yükümlülükleri çerçevesinde işyerlerinde gerekli tüm tedbirleri almakla, iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine uymakla yükümlü olduğu da unutulmamalıdır. Zira, önümüzdeki yıllarda emsal mahkeme ve Yargıtay kararlarıyla netliğe kavuşacak bu meselede, işçinin Koronavirüse yakalanmasının iş kazası sayılacak olması halinde maddi ve manevi tazminat, işçinin vefatı halinde ailesi için destekten yoksun kalma tazminatı, işçinin uğradığı zarar ve tedavi masrafları için kusuru oranında sorumluluk sahibi olacaktır.

 

Saygılarımızla

Av. Demet Cengiz Uslu