Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçu

Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçu

İzmir, 16.05.2020

 

6728 Sayılı sayılı Kanun’un 09.08.2016 tarihinde yürürlüğe girmesiyle, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yeni düzenleme; üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içerisinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmedileceğini hüküm altına almıştır. Ancak hükmedilecek ceza tutarı çekin karşılıksız çıkan kısmından az olamayacaktır.

Her ne kadar ceza için 1.500 günlük bir üst sınır öngörülmüşse de verilecek adli para cezasının çekin karşılıksız çıkan kısmından az olamayacağı hususuna dikkat çekmek gerekmektedir. 

Bu yazımızda bu suçun yargılanmasını, yaptırımlarını ve uygulanmasına ilişkin sorunlar ve Yargıtay görüşlerini aktaracağız.

1.     Görevli ve Yetkili Mahkeme

Karşılıksız çek keşide etme suçunda görevli mahkeme, icra mahkemeleridir. Yetkiye ilişkin ise seçimlik yetki bulunmaktadır. Çekin tahsil için verildiği bankanın bulunduğu yer, çek hesabının açıldığı yer, keşidecinin yerleşim yeri ya da şikayetçinin yerleşim yeri mahkemesinin herhangi birinde dava açılabilir.

Bu suç şikayete tabi bir suçtur. Şikayet süreleri İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay, her halükarda fiilin işlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde şikayette bulunulması gerekmektedir. Bu süreler hak düşürücü süreler olup mahkeme tarafından re’sen dikkate alınmaktadır.

Burada uygulamada sıkça karşılaşılan bir konuya değinmekte fayda vardır. Karşılıksız çek keşide etme suçu, şikayete bağlı bir suç olmakla birlikte yargılama neticesinde hükmedilen ceza adli para cezasıdır. Ancak adli para cezası alacaklıya değil, devlete ödenen bir cezadır. Hal böyle olunca her ne kadar karşılıksız çek suçunda alacaklı olan şikayetçi haklı çıkmış olsa da verilen ceza, şikayetçinin alacağına kavuşmasını sağlamamaktadır. Bu sebeple genelde karşılaştığımız uygulama; adli para cezasına hükmedildikten sonra alacaklının borçlunun hükmedilen cezayı ödemek yerine bu miktarın kendisine ödenmesi hususunda anlaşmalarıdır. Böyle bir durumda alacaklı olan şikayetçi şikayetini geri çekmekte ve bu durum şikayetin düşmesine sebebiyet vermektedir. Davanın düşmesinin neticesi olarak da verilen adli para cezası hükmü de ortadan kalkmaktadır.

2.     Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçunda Fail ve Sorumlu Kişiler

Karşılıksız çek keşide etme suçunda fail, 5941 sayılı Kanun’un 5. Maddesinde de belirtildiği üzere çek hakkında karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişidir. Yine aynı Kanun uyarınca, bu yükümlü çek hesabı sahibi gerçek kişidir.

Çek hesabı sahibi tüzel kişi yani şirket ise sorumlu kişi, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organı üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişilerdir.

Çek hesabı sahibinin gerçek kişi olması halinde bu kişinin Çek Kanunu uyarınca, çek hesabı düzenlemesi için vekil veya temsilci ataması mümkün değildir. Bu yasağa aykırı hareket edilerek gerçek kişinin temsilcisi veya vekili tarafından çek düzenlenmesi halinde, bu çekten dolayı hukuki ve cezai sorumluluk çek sahibi gerçek kişiye ait olacaktır.

Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması halinde bazı sorunlar ile karşılaşılmaktadır. Kanuni düzenlemeyi incelemek gerekirse çek hesabı sahibinin tüzel kişi olduğu durumda; suç faili olarak mali işler ile yetkili kılınmış yönetim kurulu üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa tüm yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Bu kişi veya kişilerin çek karşılığını banka hesabında bulundurması gerekmektedir. Çeke karşılıksızdır işlemi yapılması halinde bu kişiler sorumlu olacaktır.

Bazı tüzel kişilikler karmaşık yapılara sahiptir. Özellikle sermaye şirketlerinde yönetim kurulu olmakla birlikte çoğunlukla bu yönetim kurullarının, devredilemez yetkileri hariç olan yetkilerini murahhas müdür, ticari vekil veya ticari mümessillere devrettiği görülmektedir. Böyle durumlarda bu kişiler hakkında cezai yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı sorunu gündeme gelmektedir. Bu kişilerin şirket ortağı veya pay sahibi olması da gerekmemektedir.

Aksi görüşler olmakla birlikte, şirkete atanmış ve yönetim kurulu üyesi olmayan üçüncü kişi murahhas müdürler, ticari vekiller veya ticari mümessillerin bu suç kapsamında para cezası ile sorumlu olmayacaklarıdır. Bu hususta Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 2019/33988 Esas ve 2019/14958 Karar sayılı kararında detaylı bir inceleme ve değerlendirmede bulunmuştur. Buna göre yukarıda açıklamış olduğumuz şekilde üçüncü kişi murahhas müdürlerin, ticari vekil ve temsilcilerin cezai sorumluluğu olmadığı sonucuna varılmıştır. Konuya dair aynı yönde birçok yerel mahkeme ve üst mahkeme kararı da bulunmaktadır.

Kanaatimizce, düzenlenen bu uygulama “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi ile de örtüşmektedir. Kanun koyucu bu kişilerin de sorumlu olmasını isteseydi kanuni düzenlemede bu hususa açıklık getirirdi. Bu kadar detaylı şekilde düzenlenmiş kanun maddesinde tüzel kişi çek sahibi açısından suç failinin yönetim kurulu üye veya üyeleri olduğunun düzenlenmesi; üçüncü kişi temsilciler açısından bir düzenleme yapılmaması bilinçli bir susma olup bu kişilerin ceza müeyyidesi kapsamı dışında tutulması istendiğindedir. Nitekim ilerleyen kısımda açıklayacağımız üzere çek hesabı bulundurma ve düzenleme yasağı, üçüncü kişi temsilcileri de kapsamaktadır. Bu düzenlemede bu kişilere yer verildiği halde suç failinin açıklanmasında yer verilmemesinin bilinçli olduğu düşüncesindeyiz. Ayrıca özellikle büyük ticari faaliyetlerde bulunan şirketler göz önüne alındığında, bu şirketlerde belirli bir ücret karşılığı çalışmakta olan ticari temsilcilere böyle bir sorumluluk yüklenmesi de hakkaniyete aykırı olacaktır. Böyle bir uygulamanın olması halinde şirketlerde bu pozisyonlarda çalışacak kalifiye eleman bulma ihtimali de oldukça azalacaktır.

3.     Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçunda Suçun Oluşma Anı

Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 2018/6510 Esas ve 2018/11325 Karar sayılı ilamında “Karşılıksız çek keşide etme suçu, neticesi harekete bitişik bir suç olup, failin suç oluşturan eylemi, kural olarak keşide tarihine göre belirlenen kanuni ibraz süresinde çekin karşılığının bankada bulundurulmamasıdır. Dolayısıyla suçun unsurlarının tamamlandığı ve suçun oluştuğu an, kanunda belirtildiği şekliyle banka tarafından “karşılıksızdır” işleminin usulüne uygun olarak yapıldığı andır.” denmektedir.

Suçun oluşma anı kişilerin sorumluluklarının belirlenmesi açısından oldukça önemlidir. Anayasa Mahkemesi’nin 2016/191 Esas ve 2017/131 Karar sayılı ilamında da “09.08.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle itiraza konu edilen kurallarda karşılıksız çeki keşide eden kişinin değil, kanuni ibraz süresi içinde karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi veya kişilerin cezalandırılmasının öngörüldüğü” yönünde hüküm kurulmuştur. Buna göre çekin keşide edildiği tarih ile suçun oluşma anı olan banka tarafından “karşılıksızdır” işlemi yapıldığı tarihte suçtan sorumlu olacak kişi veya kişiler farklı kişilerse; hukuki ve cezai sorumluluk suçun oluşma anındaki kişiler üzerinde olacaktır.

4.     Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçunun Yaptırımlar

4.1   Adli Para Cezası

Yukarıda ifade etmiş olduğumuz üzere karşılıksız çek keşide etme suçunun ilk yaptırımı adli para cezasıdır. Buna göre her bir çekle ilgili olarak bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmedileceğini hüküm altına almıştır. Ancak hükmedilecek ceza tutarı çekin karşılıksız çıkan kısmından az olamayacaktır. TCK’nun 52. maddesi uyarınca verilecek adli para cezası günlük 20 ila 100 TL arasındaki bir tutardır. Bu meblağ kişinin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurularak mahkeme tarafından takdir edilir.

Verilen hükümde adli para cezasının günlük tutarı yazar. Buna göre yapılan hesaplama sonucu belirlenen adli para cezası, çekin karşılıksız çıkan kısmından az ise artırılır. Örnek üzerinden açıklamak gerekirse; çekin karşılıksız kısmının 300.000 TL olduğunu, adli para cezasının da üst sınırlar üzerinden verilerek günlük 100 TL üzerinden 1.500 gün adli para cezasına hükmedildiğini varsayalım. Bu durumda adli para cezası miktarı 150. 000 TL olmaktadır. Ancak çekin karşılıksız çıkan kısmı 300.000 TL olduğundan ve adli para cezası çekin karşılıksız çıkan kısmından az olamayacağından dolayı, burada verilecek ceza 300.000 TL olacaktır.

TCK’nun 52. maddesi gereği mahkemece adli para cezasının 2 yılı aşmamak kaydıyla en az 4 taksitte ödenmesine hükmedilebilecektir. Taksitler zamanında ödenmez ise geri kalan borcun tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen kısmının hapis cezasına çevrileceği de hükümde belirtilir. Sonrasında ilgili ilam Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilir.

Cumhuriyet Savcısı tarafından hükümlüye otuz gün süre verilerek bu süre içerisinde adli para cezasının ödenmesi aksi halde kamuya yararlı bir işte çalıştırılma kararı verilmeksizin hükmün adli para cezasına çevrileceği uyarısını içeren bir ödeme emri gönderir. Ayrıca bu suç ile ilgili olarak ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması ile ilgili hükümler uygulanmayacaktır. Çekin karşılıksız çıkan bedelini çekin üzerinde yazılı ibraz tarihinden itibaren ticari işlerde işleyecek temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi halinde ise etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilecektir.

Adli para cezasının verilen süre içinde ödenmemesi halinde ilgili hüküm hapis cezasına dönüştürülecektir. Buna göre mahkeme hükmünde belirlenen adli para cezasının tamamının ödenmemesi halinde adli para cezasının tamamının, bir kısmının ödenmemesi halinde ise ödenmeyen tutarın günlük tutara bölünmesi ile hapis cezası süresi belirlenecektir. Karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı hükmün hapis cezasına çevrildiği hallerde denetimli serbestliğe dair hükümler uygulanmadığından bulunan hapis cezasının tümü infaz edilecektir. Ancak kanunda bir karşılıksız çek için en fazla 3 yıl, birden fazla çek olması durumunda ise bunların hepsi için en fazla 5 yıl hapis cezası verilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hususu da örneklendirmekte fayda vardır. Yukarıda farazi olarak hesaplamış olduğumuz örnek üzerinden gitmek gerekirse 150.000 TL adli para cezasına hükmedildiği, ancak çekin karşılıksız çıkan kısmının 300.000 TL olması sebebi ile adli para cezasının 300.000 TL olduğu sonucuna ulaşmıştır. Vermiş olduğumuz örnekte günlük adli para cezasının 100 TL olduğunu varsaymıştık. Hükümlünün adli para cezasının tamamını ödememesi durumunda buradaki adli para cezasının günlük tutara bölünmesi ile hapis cezasının kaç gün olacağı sonucuna ulaşılır.  Örneğimize göre hükümlü 3.000 gün yani 8 yılı aşkın süre hapis cezası ile karşı karşıya kalacaktır. Ancak hesaplamış olduğumuz gün sayısı  3 yıllık üst sınırı aştığı için (tek bir çekte) hükümlünün hapis cezasının infazı 3 yıl üzerinden olacaktır.

4.2   Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı

Karşılıksız çek keşide etme suçunda adli para cezasına ek olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına da hükmedilmektedir. Buna göre çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına neden olan kişi veya kişiler hakkında bu yasağa hükmedilebilmektedir. Ayrıca mahkeme yargılama aşamasında da tedbir olarak bu kararı verebilmektedir.

Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, Çek Kanunu uyarında çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişiler, tüzel kişi adına çek düzenleyenler ve eğer çek sermaye şirketi adına düzenlenmiş ise ayrıca yönetim organı ve ticaret sicilinde kayıtlı şirket yetkilileri hakkında da uygulanacaktır.

Yukarıda detaylı olarak izah ettiğimiz üzere görülmektedir ki çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağı getirilebilecek kişiler suçun failine göre daha geniş olarak düzenlenmiştir. Bu kapsamda üçüncü kişi ticari temsilciler suçun faili olmasalar da bu yasak kapsamındadırlar.

Burada önemli olan bir husus da hakkında bu yasağa karar verilmiş kişilerin yasağın geçerli olduğu süreler içerisinde şirket yönetim kurulunda yer alamayacak olmasıdır. Ayrıca hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş kişiler, elindeki bütün çek yaprakları ile düzenlemiş olduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş çekleri muhatap bankaya vermek ile sorumludur.

5.     Sonuç

Karşılıksız çek keşide etme suçu şikayete tabi bir suç olup yapılan yargılama neticesinde adli para cezasına hükmedilmektedir. Ancak hükmedilecek adli para cezası çekin karşılıksız çıkan kısmından az olamaz. Adli para cezasının ödenmemesi halinde bu ceza denetimli serbestlik hükümlerine tabi olmaksızın hapis cezasına çevrilir. Hükümlü, karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı bir çek için en fazla 3, birden fazla çek için de en fazla 5 yıl hapis cezası ile karşı karşıya kalmaktadır.

Suçun faili; çek hesabı sahibi gerçek kişi ise bu kişi; tüzel kişi ise suçun oluşma anında tüzel kişinin mali işleri için yetkilendirilen yönetim kurulu üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa tüm yönetim kurulu üyeleridir. Tüzel kişinin yönetim kurulu tarafından atanmış olan yönetim kurulu olmayan üçüncü kişi ticari temsilciler bu suçun faili olmamaktadırlar.

Karşılıksız çek keşide etme suçunda adli para cezası ile birlikte ayrıca çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına da hükmedilebilmektedir. Bu yasak yargılama aşamasında tedbir olarak verilebilmektedir. Yasak; çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişiler, tüzel kişi adına çek düzenleyenler ve eğer çek sermaye şirketi adına düzenlenmiş ise ayrıca yönetim organı ve ticaret sicilinde kayıtlı şirket yetkilileri hakkında verilebilmektedir. Ayrıca hakkında böyle bir yasaklama getirilen kişi yasak süresi içerisinde yönetim kurulunda görev yapamamaktadır.

Ayrıca 25.03.2020 itibariyle kabul edilen 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 49. maddesi ile Çek Kanunu ile ilgili aşağıda belirtilen önemli değişiklikler geçici madde ile eklenmiştir. Yapılan düzenlemeler ile bu suçtan dolayı hükmedilen cezaların infazı ile ilgili olarak geçici düzenlemeler yapılmış ve cezaların infazı durdurulmuştur. İlgili değişiklikler ile ilgili olarak “7226 Sayılı Kanun İle Değiştirilen Çek Kanunu Ve Karşılıksız Çek İle İlgili Düzenlemelerin Değerlendirilmesi” başlıklı yazımızı okumanızın faydalı olacağı düşüncesindeyiz.

 

Saygılarımızla,

Av. Ezgi Çağla Güngör