İzmir, 21.05.2020
İsmin amacı kişileri toplum içerisinde belirlemek ve diğer kişilerden ayırmaktır. Bir kimse kanun gereği zorunlu olarak taşıdığı adını ve soyadını dilediği gibi, dilediği zaman değiştiremez. Buna karşılık bir kişinin ismini değiştirmesinde zorunluluk da bulunabilir. Bu nedenle, ismin değiştirilebilmesi ihtiyacını da karşılamak gerekir. Bu sebeple, isim değiştirme ve soyadı değişikliği belli bir hukuki prosedüre bağlıdır.
İsim / soyisim değişikliği yalnızca mahkeme kararı ile gerçekleştirilebilir. Zira, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda “kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez” hükmü mevcuttur.
İsim Değiştirme ve Soyadı Değişikliği Davası İçin Haklı Sebep:
Medeni Kanun’un 27. maddesi uyarınca, isim değiştirme ve soyadı değişikliği davasının açılabilmesi için haklı sebebin varlığı şarttır. Haklı sebebin neler olduğuna dair Kanun’da bir belirleme yoktur. Haklı sebep kavramı, hakimin takdirine bırakılmıştır.
Haklı sebep kavramı geniş bir çerçevede değerlendirilmekte olup, şahsi yani subjektif sebeplerini de kapsar. İsim veya soyadının gülünç olması, bir travmayı hatırlatıyor olması, kötü tanınan bir şahsın ismiyle özdeşleşmesi, mesleki veya sanatsal gerekçeler, kişinin toplumda başka bir isimde tanınıyor olması, milli kültüre, örf veya adete uygun olmama gibi birçok sayısız sebeple isim değiştirme veya soyadı değişikliği davası açılabilir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda DİN DEĞİŞİKLİĞİ de isim ve soy isim değişikliği için haklı sebep oluşturmaktadır.
Görevli ve Yetkili Mahkeme:
İsim değiştirme ve soyadı değişikliği davası için görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise, davacının ikametgahının bulunduğu yerdir.
Davalı Nüfus Müdürlüğü’dür.
Gerekli Belgeler:
Davanın açılması için özel bir belge gerekli değildir. Ancak, özellikle soyadı değişikliği davasında talebe esas teşkil eden olguyu ispata yarar her türlü bilgi ve belge mahkemeye delil olarak sunulmalıdır.
Örneğin, kullanılan soyadı nedeniyle sosyal hayatta veya resmi işlemlerde bir karmaşa meydana gelmişse, bu karmaşayı gösterir her türlü belgeler soyadı değişikliği davası açılırken dava dosyası ile birlikte mahkemeye verilmelidir.
Mahkeme gerekli görürse, yargılama esnasında tanık da dinleyebilir. Örneğin, değiştirilmesi istenen isim açıkça gülünç değilse, bilinen kötü bir anlamı yoksa, yani biçimsel açıdan ismin olumsuz bir çağrışımı yoksa sübjektif durumların ispatı için tanık delili önemli hale gelmektedir.
İsim ve Soyadı “Düzeltme Davası” ile İsim ve Soyadı “Değiştirme Davası” Farkı:
İsim ve soyadı değiştirme davası ile davacı, isim veya soyadını tümüyle değiştirmekte veya mevcut ismine yeni bir isim eklemektedir.
İsim ve soyadı düzeltme davasında ise davacı, isminde ya da soyadında mevcut olan bir hatayı ortadan kaldırarak düzeltmektedir. Örneğin, nüfus kaydında “Serat” olarak yazılan ismin “Serhat” olarak düzeltilmesi gibi.
Her iki davanın da hukuki niteliği aynıdır. İsim veya soyadı düzeltme davalarında genellikle tanık dinlenmesine gerek olmaz.
Dava Süresi:
İsim değiştirme ve soyadı değişikliği davası, genellikle ilk celsede veya ikinci celsede tamamlanır.
Davasının Hukuki Sonucu:
Medeni Kanun’un 27. Maddesi uyarınca, isim veya soyadı değişikliği kişinin diğer şahsi hallerinde değişiklik meydana getirmez. Yani, davacının medeni hali, doğum yeri, nüfusa kayıtlı olduğu yer gibi bilgileri değiştirilemez.
Erkek eş soyadını değiştirdiğinde evlilik dönemi içinde kadının soyadı da değişir. Ayrıca, yaşı 18’den küçük çocukların veya evlatlığın soyadı da başkaca bir işleme gerek olmadan kendiliğinden değişir.
Ad ve soyadı değiştirme davası kabul edildiğinde mahkeme değişikliği yerel veya ulusal bir gazetede ilan ettirir ve nüfus kayıtlarında gerekli değişikliğin yapılması için mahkeme kararını nüfus müdürlüğüne bildirir.
İsim Değiştirme veya Soyadı Değişikliği Kararına İtiraz Edilmesi:
İsim değiştirme veya soyadı değişikliği nedeniyle herhangi bir şekilde zarar görenler, değişiklikten haberdar olunmasından itibaren 1 yıl içerisinde isim ve soyadı değişikliği kararının kaldırılması için dava açabilir. Ancak, belirtmek gerekir ki buradaki zarar gerçekçi, objektif ve ispatlanabilir bir zarar olmalıdır.
Saygılarımızla,
Av. Demet Cengiz Uslu