Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi ve Mal Tasfiyesi

Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi ve Mal Tasfiyesi

Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi ve Mal Tasfiyesi

İzmir, 24.04.2020

Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi; eşlerden birinin ölmesi, ölüm karinesinin mevcut olması veya tarafların bir başka mal rejimini kabul etmeleri durumunda son bulur. Mahkeme tarafından evliliğin iptaline, boşanmaya veya mal ayrılığı rejimine geçilmesine karar verilmiş ise; mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.

Boşanma davasının açılmasıyla birlikte sona eren edinilmiş mallara katılma rejimi davanın reddi durumunda; yine davanın açıldığı tarihten itibaren devam ediyormuşçasına hüküm ve sonuç doğurur.

Ayrılık davasında ise; mahkeme tarafından ayrılık kararı verilmesi durumunda hakim, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.

Tasfiye

Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesiyle tasfiye aşamasına geçilir. Tasfiye, eşler arasında şekle bağlı olmayan bir anlaşma ile yapılabilir. Taraflar arasında tasfiye hususunda bir anlaşmazlık çıkması durumunda ise, taraflar veya mirasçılarının açacakları bir yenilik doğurucu dava ile mahkemeden de talep edilebilir.

Ölüm dışındaki sona erme sebeplerinden olan boşanma veya evliliğin iptali davalarında tasfiyenin yapılabilmesi için boşanmaya dair verilen kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir. Tasfiye davasının açılması için zamanaşımı süresi on yıldır.

Tasfiye davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise; mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi, boşanma veya evliliğin iptali veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda bu davalarda yetkili olan mahkeme, diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesidir.

Malların Geri Verilmesi

Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, değer artış payı ve/veya katılma alacağı belirlenip ödenmeden önce eşlerden her biri zilyetliğinde bulunan ve diğer eşe ait malları geri verecektir. Eşler birbirlerine olan karşılıklı borçları hususunda aralarında anlaşma yapabilirler. Bununla birlikte eşler, üçüncü kişilere karşı olan borçları ile ilgili de düzenleme yapabilirler.

Münhasıran eşler arasında paylı mülkiyete konu bir taşınmaz var ise, eşlerden biri üstün yararı olduğunu ispat eder ve diğerinin payını öderse o malın bölünmeden kendisine verilmesini talep edebilir. Ancak bunun talep edilebilmesi için edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermiş ve tasfiye aşamasına geçilmiş olması ve tasfiye aşaması son bulmadan bu hakkın kullanılması gerekmektedir. Bu hususta eşler arasında anlaşma sağlanamazsa bunu talep eden eş dava yoluna başvurabilir. Mahkemece davanın kabulü yönünde karar verilmesi halinde mülkiyet kendiliğinden talep eden eşe geçmez ancak bu karar ile birlikte tapu kütüğüne yapılacak tescille mülkiyet talep eden eşe geçecektir. Bu uygulama elbirliği mülkiyetine konu mallar için de geçerlidir.

Mal rejiminin sona ermesi ile eşler arasında paylaşımı yapılabilecek edinilmiş mal veya edinilmiş malların yerine geçen mal kavramlarından bahsedilemeyecektir. Tasfiye; eşlerin mal varlığında olmayan, elden çıkarılmış mal varlığı konusu üzerinden yürütülür ve bu mal varlığının değeri açısından malın elden çıkarma anındaki değeri dikkate alınır.

Türk Medeni Kanunu’nun 228/II. Maddesi, “Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki dönemlere ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş hali ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak kabul edilir.” Hükmünü içermektedir.

Değer Artış Payı Alacağı

Eşlerden biri, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa; tasfiye aşamasında bu malın değerinde ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacaklı olur. Değer artış payı, malın tasfiye anındaki değerine göre hesaplanır ancak bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Malın tasfiye anından önce elden çıkarılması halinde hakim, hakkaniyete uygun olarak bir karar verecektir. Eşler bu hususta değer artış payının hiç alınmaması veya oranlarının değiştirilmesine dair anlaşma yapabilirler. Ancak bu anlaşma tasfiye tarihine kadar yapılmalıdır. Tasfiyeden sonra ise yine şekil şartı olmaksızın düzenlenecek bir ibra sözleşmesi ile değer artış payı alacağından vazgeçilebilir. Değer artış payı alacağı mal rejiminin tasfiyesinin tamamlanması ile muaccel hale gelir.

Değer artış payı alacağı, edinilmiş mallara katılma rejimine özgü bir kavramdır ve değer artış payından bahsedebilmek için eşin yapmış olduğu katkının bu mal rejiminin yürürlükte olduğu dönemde yapılmış olması gerekmektedir. Bu sebeple eski Medeni Kanun döneminde mal ayrılığı rejimine tabi bir evlilik birliği içerisinde edinilen bu tür alacaklar katkı payı olarak nitelendirilmektedir.

Eşin, diğer eşin mal varlığı unsuruna yönelik yapmış olduğu katkı maddi edim olabileceği gibi işi görme edimi ile de gerçekleşebilir. Ancak aile hukukundan doğan yükümlülüklerin ifası niteliğindeki katkılar, değer artış payı alacağını doğurmaz. Kanunda yer alan iktisap kavramı mülkiyetin edinilmesinin yanında; sınırlı ayni hak sahibi olunmasını ve borçların ödenmesini de içinde barındırmaktadır. Bu nedenle diğer eş, bu hususlarda da bir katkıda bulunmuşsa değer artış payı alacağı oluşacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, katkıda bulunan eş bu katkısını bağışlama saiki ile yapmışsa veya yapmış olduğu edime karşılık kendisinin de para, faiz gibi bir karşı edim yararı olmuşsa bu durumlarda değer artış payı alacağı gündeme gelmeyecektir. Ancak, eş katkıda bulunduktan sonra karşı edim talep etmemişse bu durum, kendiliğinden değer artış payından vazgeçildiği sonucu doğurmayacaktır.

Değer Artış Payının Hesaplanması

Değer artışı, bir mal varlığı unsurundaki sona erme değeri ile başlangıç değeri arasındaki farktır. Sona erme değeri ise, malın tasfiye anındaki sürüm ve ürün değeridir. Eğer bir mal varlığı unsuruna yapılan katkı, söz konusu mal varlığı unsurunun iktisap edildiği anda yapılıyorsa; diğer eş tarafından katkıda bulunulan mal varlığı unsurunun edinim değeri ile yapılan katkı tutarının toplamından ibarettir. Buna karşılık; katkı, yöneldiği mal varlığı değerinin iktisabından sonraki bir dönemde yapılıyorsa, başlangıç değeri katkının yapıldığı tarihteki mal varlığı unsurunun sürüm değeri ile katkının tutarının toplamından ibaret olacaktır.

Değer artış payı ise, başlangıç değerine olan katkının oransal olarak katkıda bulunulan mal varlığı unsurundaki değer artışına yansıtılması yoluyla bulunur. Değer artış payı alacağı da temel alacak yani eşin yaptığı yatırım ile hesaplanan değer artış payının toplamından ibaret olacaktır.

Denkleştirme Alacağı

Eşin, belirli bir mal varlığı kesiminde yer alan borcun diğer mal varlığı kesimince finanse edilmesi, finanse eden mal varlığı kesimi lehine denkleştirme alacağı hakkı doğurmaktadır. Denkleştirme alacağının tespit edilebilmesi için öncelikle eşlerin borçlarının hangi mal varlığı kesimine yükleneceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borçların edinilmiş mal kesimine ait olduğu kabul edilir.

Bir eşin edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallardan veya kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan ödenmiş ise tasfiye sırasında denkleştirme talep edilebilir. Buna olağan denkleştirme de denilmektedir.

Eşlerden birinin belirli bir mal varlığı kesiminden diğer mal varlığı kesimindeki bir mal varlığı unsurunun edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa asli alacak ve değer artış payı veya değer azalma payının toplamından oluşan denkleştirme alacağı talep edilebilmektedir. Buna da olağanüstü denkleştirme denilmektedir. Burada değer azalmasının da hesaba katıldığı hususuna dikkat edilmelidir.

Denkleştirme alacağı, tasfiye anında kişisel malları yüklüyorsa tek taraflı olarak feragat edilebilir ancak edinilmiş malları yükleyen denkleştirme alacağından feragat ancak diğer eşin rızası ile mümkündür.

Eklenecek Değerler

Türk Medeni Kanunu’na göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmaksızın olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ve bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler edinilmiş mallara eklenecektir. Eşin zımni kabulü halinde bu kazandırmalar eklenecek değer olmayacaktır. Ayrıca açıkça özel günlerde verilen ve bağışlayanın maddi durumuna uygun düşen hediyeler eklenecek değerlerden istisna tutulmuştur.

Bu kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın ihbar edilmiş olması koşulu ile kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecektir.

Kanunda eklenecek değer olarak öngörülen kazandırmalar belirli özelliklerdeki kural olarak ivazsız sağlar arası kazandırma ve devirlerdir. Ekleme talebinde bulunan eş öncelikle kural olarak ivazsız kazandırmanın üçüncü kişiye diğer eşin edinilmiş mallarından yapıldığını ispatlaması gerekir.

Değer Tespiti

Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi yapılan işlemler ve alacak hakları bakımından çeşitlilik arz etmektedir. Bu sebeple mal varlığı değerlerinin parasal olarak belirlenmesi ilkesi benimsenmiştir. Değerleme bakımından ana kural yukarıda ifade ettiğimiz üzere; malın değerleme anındaki sürüm değeridir.

Genel kural bu olmakla birlikte; bir eşin malik olarak bizzat işletmeye devam ettiği veya sağ kalan eş ya da alt soyundan birinin kendisine bir bütün olarak özgülenmesini istemeye haklı olduğu bir tarımsal işletme için değer artışından alacağı pay ve katılma alacağı, bunların gelir değeri göz önünde tutularak hesaplanır. Buna karşın tarımsal işletmenin maliki veya mirasçıları, diğer eşe karşı ileri sürebilecekleri değer artışı payının veya katılma alacağının, işletmenin sadece sürüm değeri üzerinden hesaplanmasını talep edebilir. Ayrıca özel hallerin gerekli kıldığı hallerde hesaplanan değer, uygun miktarda artırılabilir.

Katılma Alacağı ve Hesaplanması

Her iki eşe ait artık değer üzerinden her iki eşin artık değer alacakları ve bu alacakların takası ile eşlerden birisi lehine doğacak katılma payı hesaplanmaktadır. Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Artık değer hesaplanırken değer azalması hesaba katılmamaktadır. Katılma alacağı, doğumuyla birlikte temlik, rehin ve haciz edilebilir.

Artık değer, her eş için ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Her eş veya mirasçıları, diğer eşin artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olmaktadır. Tarafların birbirlerindeki karşılıklı alacakları takas edilmektedir.

Eşler arasında eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların alt soylarının saklı paylarını zedelememek şartı ile artık değere katılmada farklı esaslar belirlenebilir. Ortak olmayan çocuklar ve onların alt soylarının haklarını zedeleyen kısımlar tenkise tabi olacaktır.

Mahkemece evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesi veya iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine dair karar verilmesi durumunda mal rejimi sözleşmesinde açıkça öngörülmesi halinde eşler arasında artık değere ilişkin sözleşme yapılabilmektedir.

Katılma alacağı, mal rejiminin tasfiyesi anında muaccel hale gelir. Tasfiyenin tamamlanması ile diğer eş temerrüde düşecektir, ayrıca ihtara gerek yoktur. Katılma alacağı ve değer artış payı ayın ile veya nakdi olarak ödenebilir. Katılma alacağının ayın olarak ödenmesinde malın sürüm değeri esas alınmakta olup, eşin dürüstlük kurallarına uygun davranması gerekmektedir.

Katılma alacağı ve değer artış payı muaccel hale geldiği andan itibaren bu alacaklar üzerinde faiz işlemeye başlayacaktır. Ayrıca koşullar gerektiriyorsa alacaklı eş, borçlu eşin teminat göstermesini de talep edebilecektir. Teminatın türü, taraflar arasında veya hakim kararı ile belirlenir.

Burada bir istisnaya değinmekte fayda vardır. Evlilik birliğinin zina veya hayata kast nedeniyle sona erdiği durumlarda hakim, kusurlu olan eşin artık değerdeki pay oranının azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Ancak bu istisnai düzenlemede hakim takdir yetkisini kullanırken çekingen davranmalıdır.

Katılma alacağının ve değer artık payının derhal ödenmesi borçlu eş için ciddi güçlükler doğuracaksa; tasfiye kararına kadar talep edilmesi durumunda mahkemece belirli bir süre erteleme kararı verilebilecektir.

Evlilik birliğinin ölümle sona ermesi halinde; öncelikle mal rejimi tasfiyesi yapılmalıdır. Miras hukukuna ilişkin paylaşımlar mal rejiminin tasfiyesinden sonra yapılmalıdır. Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek sureti ile intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı halinde mülkiyet hakkı dahi tanınabilmektedir. Aynı koşullar mevcut ise ev eşyaların üzerinde de kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.

Sağ kalan eş, miras bırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır. Bu talep, katılma alacağına ilişkin borcun ifasına kadar olan zaman aralığında ileri sürülebilir.

                                                                                                                                        

Saygılarımızla

Av. Ezgi Çağla Güngör