İzmir, 30.04.2020
Boşanma davalarına dayalı olarak açılan mal tasfiyesi davasında eşlerden birinin ortağı veya hissedarı olduğu şirketlerdeki hisselerinin paylaşımı oldukça soru işareti yaratan bir konudur. Şirket hisseleri, kural olarak diğer mallar gibi tasfiye edilmektedir. Ancak bir şirketin diğer mal varlığı unsurlarından ayrıldığı daha karmaşık bir yapısının olması sebebi ile yapılan bu tasfiye daha fazla özellik arz etmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, şirket hisselerine ait tasfiye işlemi şirket hisselerinin değeri üzerinden yapılmaktadır. Bunun için de şirket hissesinin değerinin belirlenmesi gerekmektedir. Şirket hisselerinin değeri belirlenirken; şirketin bilançosu, şirkette çalışan sayısı, şirkete ait mal varlığı, faaliyet gösterdiği sektör ve piyasa koşulları gibi birçok faktörün bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir.
Mal Tasfiyesi davasında şirket hisseleri, boşanma davasının açıldığı tarih veya eşler arasında mal ayrılığına geçilmesine karar verilmişse kararın verildiği tarih itibari ile dava konusu edilebilecektir. Bu takdirde, boşanma davasının açılmasının akabinde şirket hisselerinin değeri tespit edilerek mal tasfiyesi davası açılması mümkün olacaktır.
Daha önceki yazılarımızda detaylı olarak açıkladığımız üzere, eşler arasındaki mal rejimlerine ilişkin olarak, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren Türk Medeni Kanunu ile birlikte yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Kanunda eşlerin kişisel malları tahdidi olarak sayılmış, edinilmiş mallar ise örneklenerek sıralanmıştır ve sınırlayıcı değildir. Bu sebepte bir malın kişisel mal olduğu ispatlanana kadar bu mal, edinilmiş mal kabul edilir. Bu ispat tanıkla yapılabilse de çoğunlukla tanık delili yeterli olmamaktadır. Bu sebeple muvazaadan uzak belgeler ile ispatlanması aranmaktadır.
Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Ayrıca edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsamakta olup mal rejimi tasfiyesine edinilmiş mallar dâhil edilmektedir.
İnceleme konumuzu oluşturan şirket hisselerinin bedeli evlilik tarihinden önce ödenmiş ise bu hisseler kişisel mal, evlilik birliği içerisinde ödenmiş ise edinilmiş mal olarak kabul edilecektir. Şirket hisselerinin edinilmiş mal olması halinde mal tasfiyesi için ayrıksı bir durum meydana gelmemektedir. Tasfiye işlemleri olağan şekilde yürütülecektir. Ancak şirket hisselerinin kişisel mal olması halinde tasfiye sürecinde farklılıklar oluşacaktır. Yazımızın bundan sonraki bölümünde şirket hisselerinin kişisel mal olduğu durum incelenecektir.
Evlilik birliğinden önce bedeli ödenen şirket hisseleri kişisel mal grubundadır. Ancak bu hisselerden elde edilen gelirler, yani kişisel malların gelirleri de edinilmiş mal grubuna dâhil edildiğinden tasfiyeye konu edilebilir. Kişisel mal sayılan şirket hisse senetlerinden elde edilen gelirler, hisse senetleri için ödenen kar payı ödemeleri, şirketin aktif varlıkları eşler arasındaki mal rejimi tasfiyesine konu edilecektir. Ancak sona eren ortaklıklardaki tasfiye payları gelir niteliğinde sayılmayacağı için kişisel mal sayılmakta olup tasfiyeye konu edilmeyecektir.
Eşler, aralarında sözleşme yaparak kişisel malların gelirlerini edinilmiş mal grubundan çıkarılarak kişisel mal sayılabilir. Buna göre; eşler, mal rejimi sözleşmesi yaparak bir mesleğin icrası veya bir işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dâhil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kararlaştırabilirler. Yine eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel mallarının gelirlerinin edinilmiş mallara dâhil olmayacağını da kararlaştırabilirler. Bununla birlikte taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, eşlerden birinin ticari işletmesi veya esnaf işletmesi halinde elde etmiş olduğu gelirler edinilmiş mal sayılarak mal rejimi tasfiyesinde eşler arasında paylaştırılacaktır.
Edinilmiş mallara katılma rejimi tasfiyesi ile eşler, katılma alacağını talep edebilecektir. Örneğin şirket hisseleri ya da ticari işletmeler her bir eşin kişisel malı sayılırken bunlardan elde edilen gelirler, kar payları, edinilmiş mal sayılacağı için katılma alacağı kapsamında talep edilebilecektir. Katılma alacağı hesaplanırken eşlerin katkı yapmış olduklarını ispat külfeti bulunmamaktadır. Kanun gereği her eş veya mirasçıları artık değerin yarısı üzerinden hak sahibi olacaklar; bir diğer ifadeyle edinilmiş mal değerlerinin yarısı diğer eşe ait olacaktır. Artık değer alacağı hesaplanırken; TMK 231. maddesi uyarınca eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarılarak alacak hesaplaması yapılacaktır.
Boşanan eşlerin talep edebileceği bir diğer alacak ise değer artış payı alacağına ilişkindir. Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa; tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacaktır. Eşlerden birine ait olan şirket üzerinde diğer eşin bu şirketin edinilmesine, iyileştirilmesine katkısı bulunmaktaysa bu katkıyı ispatlamak şartıyla meydana gelen değer artışı alacağını mal rejimi tasfiyesi davasında talep edebilecektir.
Edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında katılma alacağının hesaplanmasında, katılma alacağı talep edilen eşin ortağı olduğu şirketin sahip olduğu taşınır veya taşınmaz malların edinilmiş mal olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Kendisinden katılma alacağı talep edilen eşin bu şirkette sahip olduğu Anonim Şirket veya Limited Şirket hisseleri, katılma alacağının hesaplanmasında dikkate alınır. Keza yine eşin bu şirketten elde etmiş olduğu kar da katılma alacağının hesaplanmasında dikkate alınmaktadır.
Şirket hissesinin değeri belirlenirken mal tasfiyesi sürecinin başlangıç tarihi itibari ile davaya konu edilen şirket sanki tasfiye ediliyormuşçasına varsayımsal bir tasfiye yapılarak eşin hissesinin değerinin hesaplanması gerekmektedir. Bunun akabinde de hisse değeri edinilmiş mal kabul edilerek bunun üzerinden artık değer hesaplaması yapılmalıdır.
Kural olarak; şirketin sene sonundaki bilançosundaki kar edinilmiş maldır. Bu kar tüm ortaklar arasında paylaştırılıyorsa eşler arasında paylaşıma konu olur. Fakat bu kar dağıtılmamış ve sermayeye eklenmişse “yedek akçe” kavramı gündeme gelmektedir. Şirket karı dağıtılmamış ve yedek akçe olarak tutulmuşsa, sonradan bedelsiz olarak dağıtılıyorsa aslında bu dağıtımın bedelsiz olmadığı ortadadır. Bu durumda da yedek akçenin edinilmiş mal olduğunu kabul etmemiz gerekir. Aynı durum şirketin kârının dağıtılmayan kısmının yatırıma dönüşmesi ihtimali için de geçerli olaraktır. Bu durumda da kârın dağıtılan kısmı gibi yatırıma dönüştürülen kısmının hissedar eşe ait olan kısmı da edinilmiş mal olarak kabul edilecektir.
Tasfiye edilecek malların tasfiye tarihindeki sürüm değeri esas alınır. Şirket hisselerinin de bir gerçek değeri bir de nominal değeri vardır. Şirket hisselerinin piyasa değerinin zaman içerisinde artması mümkündür. Bu değer artışında şirketi sevk ve idare eden ortağın kişisel çalışması kadar ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan şirket ve şirket organizasyonunun da payı vardır. Bu nedenle kural olarak ortağın hissesine düşen kazancın tamamının ortağın kişisel çabası ile olduğu düşünülemez. Ancak ortak, şirketin bütün hisselerine sahip olmamakla birlikte sevk ve idarede önemli bir emek ve çabası var ise bu kazancın ortağın payına düşen kısmının tamamının kişisel emek ve kazanç olarak düşünülmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, şirket hisselerindeki artışın endüstriyel değil konjonktürel olması da mümkündür. Bu hususun bilirkişiler tarafından tespit edilmesi de önem arz etmektedir. Çünkü hisse değerindeki artışın eşin kişisel çabası karşılığı olan normal değer artışını aşan bir değer artışının olması durumunda, bunun eşin kişisel çabası ile oluştuğu kabul edilecek ancak bu miktar içerisinden katılma alacağı talep edebileceği göz önünde bulundurularak diğer eşin kazanılmış hakları da korunacaktır. Yargıtay tarafından benimsenen usul bu yöndedir.
Şirketin duran ve dönen mal varlıkları, şirketin aktifini oluşturmaktadır. Şirketin aktif mal varlığından borçlarının çıkarılarak defter değerinin bulunması, bunların içinden başlangıçtaki duruma göre tasfiye tarihindeki durumu değişen duran varlıkların başlangıçtaki değerlerinin çıkarılıp yerine söz konusu kıymetlerin tasfiye tarihindeki piyasa değerinin eklenmesi gerekmektedir.
Boşanmada şirket borçları paylaşımında kredi borcu olan varlıklara ilişkin olarak öncelikle malın kalan kredi borcu miktarı belirlenecektir. Boşanma tarihi itibariyle belirlenecek bu miktar malın tasfiye tarihindeki değerinden çıkarılarak kalan değer üzerinden karar verilecektir. Şirketin pasif mal varlığının aktif mal varlığından yüksek veya eşit çıkması durumunda artık değer dolayısıyla katılma alacağı söz konusu olmayacaktır.
Burada dikkat edilmesi gereken bir husus daha vardır. Şirket bilançosunda gösterilen rakamlar brüt tutarlardır. Yani vergi kesintileri ve diğer kesintiler düşürülmüş değildir. Dolayısıyla bu miktar üzerinden eşlere paylaşım yapılamayacaktır. Öncelikle brüt olan gelir net tutara çevrilecek ve bulunan miktar tasfiyeye konu edilecektir.
Şirket hisselerinin tasfiyesini aile şirketleri açısından da incelemekte fayda vardır. Aile şirketleri; çoğunlukla mirasın dağılmasını engellemek amacıyla aile bireyleri tarafından kurulan, ailenin geçimini sağlayan kimse tarafından yönetilen şirketlerdir. Aile şirketlerinde bütün çalışanların aile bireylerinden oluşmasına gerek yoktur. Yönetimin önemli bir bölümünün aile fertleri tarafından doldurulmuş olması, bunlar tarafından kurulmuş olması şirketin aile şirketi olarak sayılmasına yeterlidir. Bununla birlikte kişi aile şirketindeki hissesini yalnızca o aileye mensup olmakta doğuştan almaktadır. Dolayısıyla hisseler, sahibinin kendi kişisel malı sayılmaktadır. Burada da dikkat edilmesi gereken nokta şirket hisselerinin alındığı tarih ve ivaz kaşlığı alınıp alınmadığıdır.
Sonuç olarak; boşanma sonrası mal paylaşımı davalarında hisselerin karşılıklı mı yoksa karşılıksız şekilde mi elde edildiğine bakılarak gerçekleştirilecektir. Bu ayrım aslında malın kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal olarak mı kabul edildiğinin tespiti bakımından önemlidir. Kısacası şirket aile şirketi de olsa evlilik birliği tarihinden önce bedel ödenerek veya bedel ödenmeksizin hisse sahibi olunmuşsa bu takdirde bu hisseler kişisel mal sayılacaktır. Şirket hisseleri evlilik birliğinin kurulmasından sonra bedel ödenmeksizin elde edilmişse bu durumda bu hisseler yine kişisel mal olarak kabul edilecektir. Ancak evlilik birliğinin kurulmasından sonra elde edilen hisseler bir ivaz karşılığı alınmışsa bu hisseler edinilmiş mal olarak kabul edilecektir. Sonuç itibariyle, mal tasfiyesi yapılırken öncelikle şirket hisselerinin edinilmiş mal veya kişisel mal olduğunun ayrımının yapılması gerekmektedir.
Saygılarımızla,
Av. Ezgi Çağla Güngör