İzmir, 21.04.2020
Bu yazımız ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 11.03.2020 tarihinde pandemi olarak ilan edilen Covid 19 virüsü, iş kazası ve meslek hastalığı yönünden ele alınmaktadır.
İŞ KAZASI YÖNÜNDEN:
İş kazası, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. Maddesinde;
- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı uyarınca çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- Sigortalıların, işveren tarafından sağlanan bir araçla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak nitelendirilmiştir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 3/1 g maddesinde ise iş kazası, “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmıştır.
Emsal kararlarında Yargıtay, “İş Kazası” tanımının yorumunu geniş tutmaktadır. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 tarih, 2018/5018 Esas, 2019/2931 Karar sayılı kararında; “İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında kendisine H1N1 (domuz gribi) virüsü buluşan tır şoförü olan işçinin, Türkiye’ye döndükten sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiğini” belirtilmiştir.
Bu düzenlemeler doğrultusunda işçi, Covid 19’a işyerinde yakalanmışsa, meydana gelen bu olay iş kazası olarak değerlendirilecektir. İşçinin, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi halinde, asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda hastalığa yakalanması hali de iş kazası olarak kabul edilecektir.
MESLEK HASTALIĞI YÖNÜNDEN:
Meslek hastalığı ise 5510 sayılı Kanun’un 14/1 maddesinde;
- Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple ya da
- İşin yerine getirilme şartları nedeniyle uğranılan geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleri olarak tanımlanmıştır.
6331 sayılı Kanun’un 3. maddesine göre ise meslek hastalığı, “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı” ifade eder.
Sigortalının işini ya da mesleğini yerine getirme sırasında sürekli tekrarladığı faaliyetlerden dolayı ya da yapılan işin niteliği veya işin şartları nedeniyle mesleği ile bağlantılı olarak meydana gelen hastalıklar meslek hastalığı olarak nitelendirilir. Dolayısıyla meslek hastalığının yapılan işle veya işyeri koşulları ile ilgili olması gerekmektedir.
İş kazası ani bir olay olmasına karşın meslek hastalığı, belirli bir zaman dilimi içerisinde tekrarlanan bir sebeple oluşmaktadır. Meslek hastalığı, işin nitelik ve yerine getirilme şartlarından dolayı ya da işyerinin durumu dolayısıyla yavaş yavaş ortaya çıkan bir sağlık sorunudur.
COVID-19 KAPSAMINDA DEĞERLENDİRME:
Meslek hastalığının yapılan işin niteliğinden veya yerine getirilme koşullarından kaynaklanmış olmasının aranması nedeniyle, örneğin bir cam fabrikasında çalışan işçinin yakalandığı virüs, meslek hastalığı olarak değerlendirilemeyecek, bu olay iş kazası olarak kabul edilecektir.
Buna karşın hastanede çalışan hekimler, hemşireler, temizlik personeli, tıbbi sekreter gibi çalışanlara Covid 19 teşhisi konması durumunda, hastalığın yapılan işle yakın bağı gözetilerek bu durum meslek hastalığı olarak kabul edilecektir.
BİLDİRİM SÜRELERİ:
İş kazasının işveren tarafından kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma ise kazadan sonraki en geç 3 iş günü içinde bildirilmesi gerekmektedir (5510 sayılı Kanun, m. 13/2, a). Kazanın, işverenin kontrolü dışındaki bir yerde meydana gelmesi halinde ise, bildirim süresi, işverenin kazayı öğrendiği tarihten itibaren işler. Süreler, kazanın olduğu veya öğrenildiği tarihte değil, ertesi günden itibaren işlemeye başlar.
Meslek hastalığının ise 5510 sayılı Kanun’un 14. Maddesi uyarınca, sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından, bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi gerekmektedir.
Meydana gelen olayın iş kazası veya meslek hastalığı olması halinde, SGK tarafından, sigortalıya gerekli sağlık yardımları yapılacaktır. Sağlık yardımı dışında, sigortalının hekim raporu ile tedavi gördüğü süre boyunca, kendisine geçici iş göremezlik ödeneği ödenecektir. (5510 sayılı Kanun m.18).
Sigortalının, virüs nedeniyle meslekte kazanma gücünü % 10’dan fazla kaybetmesi halinde kendisine sürekli iş göremezlik geliri bağlanacaktır. (5510 sayılı Kanun m.19) Yine sigortalının virüs nedeniyle vefat etmesi halinde de geride kalan hak sahiplerine sürekli iş göremezlik geliri bağlanacaktır (5510 sayılı Kanun m. 20).
İŞVERENİN SORUMLULUĞU:
İşverenin, meydana gelen olaydan dolayı sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurunun bulunması gerekmektedir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesinde, işverenin yükümlülüğü düzenlenmiştir. Buna göre işveren;
a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
Risk değerlendirmesi kavramı Kanun’un 3. Maddesi uyarınca:
“Risk değerlendirmesi, işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmaları” ifade eder.
Yasal düzenlemeler doğrultusunda işveren Covid 19’dan çalışanlarını korumak için her türlü tedbiri almak zorundadır. İşçilerin virüs ve virüsten korunma yolları hakkında bilgilendirilmesi, işyerlerinde dezenfektasyon çalışmaları yapılması, işçilere maske, eldiven, dezenfektan gibi koruyucu malzemelerin temini gibi önlemlerin kararlaştırılması ve uygulanması gerekmektedir.
T.C. Sağlık Bakanlığı’nın kendi resmi sitesinde yayınladığı rehber, sunum ve bilgilendirme metinlerinin afiş olarak bastırılıp işyerinde çalışanlara gerekli bilgilerin verilmesi gerekmektedir. İşveren Kanun’dan doğan yükümlülüklerine aykırı hareket eder ise hem cezai hem de hukuki sorumlulukları doğacaktır.
Buna karşılık işçilerin de gerekli tedbirlerin alınması için talepte bulunma hakları vardır. Kanun’un 13. maddesinde, ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanların iş sağlığı ve güvenliği kuruluna, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebileceği düzenlenmiştir. İşçilerin, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınma hakkı vardır. Ayrıca, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması halinde işçiler İş Kanunu’nun 24. Maddesi uyarınca iş sözleşmelerini haklı nedenle fesih edebilirler.
İşçinin Covid 19’a yakalanmasında işverenin kusurunun bulunması halinde, işverene karşı maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Burada işçinin Covid 19’a iş yerinde çalışırken mi, iş yerine gidiş gelişi esnasında mı, işveren tarafından gerekli önlemlerin alınmamasından kaynaklı olarak mı yakalandığının tespitini yapmak önemli olacaktır. Ancak Covid-19’un kuluçka süresinin uzun olması, kuluçka süresinde hemen hemen hiçbir belirti vermiyor oluşu ve çok hızlı şekilde başka birine bulaşıyor olması sebepleriyle çalışanın Covid-19’a ne zaman, nerede, kimden veya hangi şekilde yakalandığının tespiti bugünkü tıbbi veriler doğrultusunda pek mümkün görünmemektedir. İşverene karşı açılacak davada işçinin, işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmadığını ve bu nedenle hastalığa yakalandığını ispat etmesi; işverenin ise, gerekli tüm tedbirleri aldığını veya işçinin söz konusu hastalığa işyeri dışında yakalandığını ispat etmesi gerekecektir.
Sonuç olarak, Covid-19’dan dolayı iş sağlığı ve güvenliği anlamında meydana gelecek zararların, olay ve zararın oluşumuna göre iş kazası veya bulaşıcı meslek hastalığı olarak tanımlanması mümkündür. Ancak, her olay kendi somut koşullarına göre değerlendirilerek sorumluluk hukuku açısından, işverenin zararın meydana gelmesinde objektif kusurunun bulunup bulunmadığı değerlendirilmesinin uygun olacağı görüşündeyiz.
Saygılarımızla,
Av. Demet Cengiz Uslu