Muris Muvazaası ( Mirastan Mal Kaçırma ) ve Tenkis Davası

Muris Muvazaası ( Mirastan Mal Kaçırma ) ve Tenkis Davası

Muris Muvazaası ( Mirastan Mal Kaçırma ) ve Tenkis Davası

İzmir, 18.04.2020

Muris Muvazaasının ne olduğu tam olarak anlayabilmek için muvazaa kavramı hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla aralarında gerçek iradelerine uymayan, görünüşte geçerli olmasına rağmen, kendi aralarında hüküm ifade etmeyen bir sözleşme yapma konusunda anlaşmalarıdır.

Örneğin, mirastan mal kaçırmak amacıyla üzerindeki taşınmazları üçüncü kişilere tapuda satış yoluyla devreden miras bırakan muvazaalı işlem yapmıştır. Çünkü tarafların görünüşte yaptığı satış işleminin amacı mirastan mal kaçırmayı gizlemektir. Bu nedenle, görünüşte yapılan satış işlemi de tarafların kendi aralarında gizli olarak (sözlü veya yazılı) yaptıkları sözleşme de geçersizdir.

Muvazaa şartlarının gerçekleşmesi için aşağıdaki üç koşulun bir arada olması:

-           Tarafların gerçek amaçları ile yaptıkları işlemler arasında bilerek ve isteyerek yapılan bir uyumsuzluk olması,

-           Üçüncü kişileri aldatma amacı olması,

-           Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda aralarında anlaşması gerekmektedir.

Muvazaa kendi içinde ikiye ayrılır:

Mutlak Muvazaa:

Tarafların iradelerinde herhangi bir işlem yapma kastı yokken, beyanlarında sırf üçüncü kişileri aldatmak veya zarara sokmak kastı ile işlem yapmış gibi görünmeleridir. İrade ile beyan arasında uyuşmazlığın söz konusu olması sebebiyle bu işlem geçersizdir.

Mutlak Muvazaa: Görünürdeki İşlem + Muvazaa Anlaşması

Nisbi Muvazaa:

Mutlak muvazaadan farklı olarak nisbi muvazaada tarafların hem iradelerinde hem de beyanlarında bir işlem mevcuttur. Buna karşın irade ve beyanda bulunan bu işlemler, sırf üçüncü kişileri aldatmak veya zarara sokmak amacıyla uyuşmazlar. Beyan edilen görünürdeki işlem geçersiz olmakla birlikte, yapılan gizli işlem (irade) şekil şartlarına uygun olması halinde, tarafların iradesini yansıtması sebebiyle geçerli olacaktır.

Nisbi Muvazaa: Görünürdeki İşlem + Gizli İşlem + Muvazaa Anlaşması

MURİS MUVAZAASI

Muris muvazaası yani mirastan mal kaçırma, bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı aslında bağışlanmış olan taşınmazın tapuda satış olarak gösterilmesi ya da tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek satış bedeli arasında ciddi bir fark olması halinde gerçekleşir.

Muris muvazaası, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile taşınmazların devredilmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Bu işlemin tarafları mal kaçıran kimse ile mirasçı olmayan farklı bir kişi ya da herhangi bir mirasçı olabilir.

Muris muvazaası (mirastan mal kaçırma), hukuken nispi muvazaa olarak ifade edilmektedir. Nispi muvazaada iki işlem vardır: Görünüşteki işlem ve gizli işlem. Taraflar bu iki işlem yoluyla üçüncü kişileri aldatma amacı güderler. Görünüşteki işlem tarafların gerçek iradesini yansıtmaz ve bu şekilde üçüncü kişileri aldatmak amaçlanır. Örneğin, bağışlanmak istenen mal, satış işlemi ile devredilerek üçüncü kişiler aldatılmak istenir. Muvazaalı işlemlerde tarafların gerçek iradesini görünüşte yapılan işlemler değil, gizli işlemler yansıtmaktadır. Verdiğimiz örnekte, bağışlama işlemi gizli işlemdir.

MURİS MUVAZAASI KARŞISINDA MAĞDUR OLAN MİRASÇI HANGİ HUKUKİ YOLLARA BAŞVURABİLİR?

Miras hakkı tamamen ya da gerektiği gibi verilmeyen mirasçıların her biri tapu iptali / tescili ve tenkis davası yollarına başvurabilir.

TAPU İPTALİ /TESCİLİ VE TENKİS DAVASI HAKKINDA

Mirastan mal kaçırma davasında, aşağıdaki unsurların olup olmadığı araştırılır:

-           Görünüşteki işlem (sözleşme),

-           Muvazaa anlaşması, (Sözlü ya da yazılı olabilir)

-           Üçüncü kişileri (mirasçıları) aldatma amacı,

-           Gizli sözleşme.

Uygulamada sıkça karşılaştığımız muris muvazaası hallerine örnekler:

-           Babanın veya annenin, taşınmazını (ev, arsa, apartman, daire, bağ, bahçe vs.) mirasçılardan birisine devretmesi/satması,

-           Babanın, taşınmazını önceki evliliğinden olan çocuğuna (lar) devretmesi/satması,

-           Babanın, taşınmazını ikinci evliliğinden olan eşine veya çocuklarına devretmesi/satması,

-           Babanın, taşınmazını kız çocuklarından kaçırarak erkek çocuklara devretmesi/satması,

-           Babanın, taşınmazını ikinci eşine devretmesi/satması vb.

GÖREVLİ MAHKEME

Muris muvazaası davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.

YETKİLİ MAHKEME 

Muris muvazaasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili davalarında genel yetki kuralları geçerlidir. Dolayısıyla, işbu davada taşınmazın bağlı bulunduğu yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

DAVAYI KİMLER AÇABİLİR?

Saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen her mirasçı dava açabilir. Yani, yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar veya evlatlıklar muris muvazaasından dolayı tapu iptali ve tescili davasını açabilir. Mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirastan çıkarılan kişiler ise dava açamaz.

Mirasçılardan her biri tek başına dava açabilir. Terekenin iştirak halinde olması buna engel değildir ve her bir mirasçı diğerlerinin olurunu almadan kendi payı oranında Tapu İptali ve Tescili Davası açabilir. Ancak burada mirasçı kendi payı oranında değil de taşınmazın terekeye dönmesini istemişse dava dışı diğer mirasçıların da olurunu almak ya da temsilci ile davaya devam etmek zorundadır.

Mirastan mal kaçırma, her türlü delil (banka kayıtları, tanık vb.) ile kanıtlanabilir. İspat konusunda davacıları sınırlayan bir hüküm yoktur.

Mal kaçırmaya ilişkin tapu iptali ve tescil davası sonucunda, aslında bağışlanmış olan taşınmazın tapu kaydı iptal edilerek, o işlem hiç yapılmamış gibi yasal mirasçı (lar) adına tapu tescili yapılır.

HUKUKİ YOLLARA BAŞVURMADA SÜRE SINIRI NEDİR?

Muris muvazaası davası, miras bırakan öldükten sonra her zaman açılabilir. Miras bırakan hayatta iken dava açılamaz. Dava, zamanaşımı veya herhangi bir hak düşürücü süreye tabi değildir.

TENKİS DAVASI HAKKINDA

Bir diğer miras davası ise, tenkis davasıdır. Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve miras bırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan bir davadır.

Tapu iptali ve tescil davasını miras hakkından yoksun kalan her mirasçı açabilirken tenkis davasını sadece saklı paylı mirasçılar açabilir.  

SAKLI PAY SAHİBİ MİRASÇI KİMLERDİR?

Saklı pay sahibi mirasçı, miras bırakanın yaptığı tasarruflara karşı miras payları belirli oranlarda korunan mirasçılardır. Yani, miras bırakanın hiçbir şekilde müdahale edemeyeceği, üzerinde tasarruf edemeyeceği şekilde bir miras hakkına sahip olan mirasçılara “saklı pay sahibi mirasçı” denilmektedir.

Medeni Kanunda sınırlı olarak sayılan saklı paylı mirasçılar şunlardır:

  • Miras bırakanın altsoyu (Çocukları, evlatlıkları, torunları ve onların çocukları),
  • Miras bırakanın anne-babası,
  • Miras bırakanın eşi.

SAKLI PAY ORANLARI NEDİR?

Miras hukukunda saklı pay, Yasal Miras Payı üzerinden hesaplanır.

Buna göre saklı paylar;

Altsoyun Saklı Pay Hakkı:               

Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının yarısı (1/2’si) saklı pay olarak kabul edilir. Örneğin, ölümünden sonra mirasçı olarak üç çocuğu ve eşi kalan miras bırakan (muris) tüm malvarlığını vasiyetname yoluyla eşine bıraksa dahi paylaşım mirasçıların saklı payı dikkate alınarak yapılacaktır. Bu durumda her bir çocuğun yasal miras payı 1/4’tür, her bir çocuğun saklı pay oranı da 1/2 olduğundan, muris tüm malvarlığını eşe bıraksa dahi her bir çocuğun mirasın 1/8’i oranında miras hakkı vardır, muris (miras bırakan) bu saklı paya dokunamaz.

Örnekte olduğu gibi, miras bırakan, tüm malvarlığını eşine bırakmasaydı her biri 1/4 oranında yasal miras hakkına sahip olabilecek 3 çocuk, murisin tüm malvarlığını eşine bırakması halinde 1/8 oranında mirasta pay sahibi olacaktır.

Anne / Babanın Mirasta Saklı Pay Hakkı:     

Anne ve babanın her biri için yasal miras payının dörtte biri (1/4’ü) saklı pay olarak kabul edilir.

Sağ Kalan Eşin Saklı Pay Hakkı:

Sağ kalan eşin, altsoy ile birlikte (1. Zümre) veya ana-baba ile birlikte (2. Zümre) mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı; diğer durumlarda yani tek başına veya 3. Zümre ile birlikte mirasçı ise burada da yasal miras payının dörtte üçü (3/4’ü) saklı pay olarak kabul edilmiştir.

Yani saklı paylı mirasçılar sadece, miras bırakanın çocukları, sağ kalan eşi ve anne-babasıdır. Geri kalan mirasçıların ise saklı payları yoktur.

Tenkis davalarını tapu iptali ve tescili davalarından ayıran bir diğer özellik, işlemin hukuki olarak geçerli olmasıdır. Yani miras bırakan bu işlemde mal kaçırma amacında olmayabilir. Örneğin miras bırakan evini gerçekten bağışlamak istemiş ve tapuda da bağış olarak göstermiştir. Fakat işlem geçerli olsa da, saklı paylar ihlal edildiyse, ihlal edilen oran üzerinden saklı paylı mirasçı yine hak kazanacaktır.

TENKİS DAVASI KİME KARŞI AÇILIR?

Tenkis davasında davalılar; miras bırakanın tasarruf oranını aşarak saklı paylara tecavüz ederek ve kanunen tenkise tabi tutulan kazandırmaların yapıldığı kişilerdir. Bunlar üçüncü kişiler veya mirasçılar olabilir. Kazandırma yapılan kişinin ölmüş olması durumunda, bu kişinin mirasçıları davalı olacaktır. Kazandırma birden fazla ve farklı kişilere yapılmış ise birden fazla kişi davalı olur. Mirasçı bunların tümünü dava etme hakkına sahip ise de buna mecbur değildir. Ancak bu durumda, tenkiste sıra kuralları aleyhe sonuçlar doğurabilir.

Kural olarak tenkis davası kazandırma yapılan kişilere karşı açılabilir. Ancak Yargıtay istisna olarak kazandırma konusu malın üçüncü kişilere devredilmiş olması halinde bu kişilere karşı açılabileceğini kabul etmektedir. (13.1.1975 tarih,1974/7 Esas, 1975/1 Karar sayılı YİBK)

Bunun için;

-           Tenkis yükümlüsünün bu malı tenkisten kaçırmak için üçüncü kişiye devretmesi

-           Üçüncü kişinin bu amacı bilerek malı devir almış olması gerekir.

TENKİS DAVASI AÇMA SÜRESİ

Tenkis davası açma süresi, mirasçıların saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri andan itibaren bir yıldır.

Vasiyetnameler hakkında açılacak davalar vasiyetnamenin açıldığı tarihten ve diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren on yıl geçmekle düşer. (TMK m. 571)

Vasiyetnamenin açılma tarihi vasiyetnamenin Sulh Mahkemesine tevdi edilmesini takiben mahkeme hakimi tarafından bilinen mirasçıların çağrılarak huzurlarında açıldığı gündür.

Tenkis davasının tabi olduğu bir ve on yıllık süreler zamanaşımı değil, hak düşürücü sürelerdir.

Görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Muris muvazaasından kaynaklı tapu iptali ve tescili davası ile tenkis davası ilişkili olduğundan birlikte açılabilir. Uygulamada öncelikle muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil, mirastan mal kaçırma hususu gerçekleşmemiş veya kanıtlanamamış ise, tenkis davası şeklinde kademeli olarak da açılabilmektedir.

 

Saygılarımızla,

Av. Demet Cengiz Uslu